AB sürecinde nezaket dersi
Brüksel dönüşü TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile uçaktaki sohbetimizin konusu, iki günlük temaslarından çıkan sonuçlar... AB-Türkiye Karma İstişare Komitesi toplantısında, Türk tarafının etkinliğinden söz ediyoruz. Sivil toplum örgütleri temsilcilerinden oluşan Komisyon'un Türk tarafının, sadece konu hakimiyetinde değil, giyim-kuşam, hitap ve nezaket kurallarında da muhataplarından iyi olduklarını belirtiyorum. Hisarcıklıoğlu, "İkincisinin önemini biz de geç fark ettik" diye söze giriyor. Ardından, TOBB'da başlattıkları bir çalışmayı aktarıyor. Anlattığına göre, geçen yıl 81 il, 157 ilçedeki oda ve borsa yöneticilerine anket formu gönderip şu soruyu yöneltmiş: "TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitemiz ile TEPAV işbirliğinde nezaket kursu açacağız, katılmak ister misiniz?" TOBB'un 364 oda ve borsa başkanından, sadece 20'si olumlu yanıt vermiş. Katılımcı azlığına aldırmamış, 20 kişiyi Ankara'ya davet edip, uzman eğitimcilere teslim etmiş. Bir süre sonra, diğer oda ve borsa başkanlarından talep yağmaya başlamış: "Kursa katılanların giyim kuşamlarındaki uyumdan, hitaplarına kadar büyük değişim oldu. Bize fark atıyorlar; yeni bir kurs açın..." Hisarcıklıoğlu, bunları anlattıktan sonra sözünü gülerek tamamladı: "Çaresiz açacağız."
Seçim geçsin... Bu aşamada AB yetkilileriyle görüşmelerinin nasıl geçtiğini soruyoruz. Başmüzakereci, Devlet Bakanı Ali Babacan'ın vurguladığı gibi; "AB yetkilileri, sekiz müzakere başlığını askıya almaktan duydukları pişmanlığı kendisine de söyledi mi?" Hisarcıklıoğlu, soruya doğrudan yanıt vermiyor; görüşmelerinin içeriğini beraberindeki arkadaşları aktarıyor. Anlattıklarına göre, Genişlemeden Sorumlu Komiser Olli Rehn, Sivil Toplum Girişimi Projesi'ni başlattığı için TOBB'a teşekkür etmiş. Konu askıya alınan sekiz müzakere başlığına gelince, Rehn şunları söylemiş: "Müzakere başlıklarından sekizinin askıya alındığı Aralık 2006 kararı çok iyi kalibre edildi. Sekiz başlık askıda, ama unutmayın müzakere süreciniz kesilmedi, devam ediyor." Rehn bir noktaya dikkat çekmiş: "Şimdi dört başlığı daha müzakereye açacağız. Seçim süreci geçsin, yeniden hız kazanır. Ama, unutmayın TCK 301 önünüzde engel."
Elçinin itirafı AB Dönem Başkanı Almanya'nın Brüksel Büyükelçisi Wilhelm Schönfelder'in yaklaşımı da Rehn ile paralel olmuş. Schönfelder, "Türkiye ABD'ye üye olacak mı?" sorularına tepki koymuş: "Türkiye'nin üyeliğiyle ilgili bir mesele yok; ne zaman üye olacağına ilişkin süre sorunu var. Onun için söyleminizi değiştirin." Tam üyeliğin tarihinin "Türkiye'nin hızına bağlı" olduğunu söylemiş. Türkiye'nin önündeki iki problemi de şöyle dile getirmiş: "1- Bazı ülkeler AB Anayasası sorunu aşılmadan genişleme istemiyor. 2- AB'nin mekanizmasında kararlar oybirliği ile alınır; eğer Kıbrıs 'Hayır' derse bütün fasıllarınız açılır ama kapanamaz. Onun için Kıbrıs bir devlet; tanıyın." Bu aşamada bir itirafta da bulunmuş: "Kıbrıs'ı AB meselesi haline maalesef biz getirdik, sorunu içimize taşıdık. Başlangıçta genişleme sürecini, güney ve doğu olarak ikiye ayırdık. Önce doğudaki genişlemeyi tamamlayıp, ardından güneye geçecektik. Yunanistan bastırınca iki bölgedeki genişlemeyi birlikte yürüttük, Kıbrıs'ı almak zorunda kaldık." TOBB heyeti Schönfelder'in üslubundan, tarzından çok etkilenmiş. Eh, boşuna dememişler: "Nezaket bir tarzdır, varlığı da yokluğu da hemen fark edilir..."
|