Demirel: Yönetimde reform lazım ama...
Kenan Evren'in başlattığı eyalet tartışmasını, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sordum. Hafta içinde verdiği bir demeçte, "Bu konu her dönemde düşünüldü ama bölünme korkusuyla gerçekleşemedi" demişti. Önemli bir itiraf. Ben genç bir insan olarak kendimi bildim bileli bu ülkede bölünme korkusu var. Demek ki birkaç kuşak büyüğüm koskoca devlet adamı Süleyman Demirel'in de siyasi hayatının arka planında hep bu korku varmış. - Bu korkuyu açıklar mısınız efendim? "Türkiye'nin bölünmesi korkusunu inkar etmek mümkün değil. Türkiye'yi bölmek isteyenler varsa, bu endişeyi inkar edemezsiniz." Ama Sayın Demirel, Türkiye'de yıllardır adem-i merkeziyetçiliğin gereğinden söz edip duruyoruz. Her şeyin tek merkezden yönetildiği sistem, tüm dünyada iflas etti. Bizde de tüm yetki ve kaynakların Ankara'dan yönetilmesinin yarattığı sıkıntılar ortada. Bölünme korkusu yüzünden ebediyen sıkı bir merkeziyetçi yönetim anlayışına mahkum muyuz? Demirel, Evren'in alelacele sarf edilmiş cümlelerinde tam olarak aktaramadığı önemli bir nüansı anlatıyor: "Türkiye'nin daha iyi yönetilmesi için reformlar yapabilirsiniz. Kenan Evren'in Türkiye'yi parçalayacağını düşünmek mümkün değil. Türkiye'nin daha iyi yönetilmeye ihtiyacı var. 'Better governance' dediğimiz devlet reformuna ihtiyaç var. Merkeziyetçilikten uzaklaşmalıyız..." Ama? "Ama bölünme pahasına değil." Demirel "Demode bir merkeziyetçi yapıdan kurtulalım, ama bölünmeye imkan verecek adımlar atmayalım" diyor. "İhtiyaç var" dediği, siyasi değil hizmetlerin götürülmesi noktasında gerekli olan idari bir adem-i merkeziyetçilik. Kulağa hoş geliyor. Ama pratikte her reform teklifi "Eyvah bölünüyoruz!" itirazıyla karşı karşıya kalmadı mı? Bırakın seksenleri, son birkaç yılda Meclis'e gelen kamu reform tekliflerinin yarattığı tartışmaları hatırlayın. Belediye gelirlerinin toplanmasından kalkınma ajansları ve il genel meclisi yetkilerine kadar her konu "bölünme" korkusunun ipoteğinde. Kimsenin açıkça dillendirmediği büyük sırlarımız var. Örneğin belediyelere daha fazla yetki veremiyorsunuz çünkü o zaman Diyarbakır belediyesine de daha fazla yetki vereceksiniz. Kolluk güçleri kendi bölgelerinde görev yapmıyor (örneğin Trabzonlu Trabzon'da, Batmanlı Batman'da polislik yapamıyor) çünkü o zaman çok güvenmediğin Güneydoğulu vatandaşına kendi bölgesinde silah taşıma izni vermek zorundasın. Demirel'e "bölünme" ihtimalinin 10 yıl öncesine kıyasla daha az mı daha çok mu, olduğunu soruyorum. "Daha fazla" diyor "Burnunuzun dibinde İstiklal Marşı olmayan bir kongre yapılıyor. Bayrak yetmez. Birliği temsil eden milli marş yok. Biri çıkıp 'Kerkük'e saldırı Diyarbakır'a saldırıdır' diyor. Ulus devlete itirazlar var. Türkiye'de artık Türk kimliği tartışılıyor. Bölünme talepleri var; federasyon ve iki milletten söz ediliyor. Bu talepler artık su üstüne çıktı. Etnik milliyetçilik dünden daha fazla..." Demirel bir de bu tabloya Irak'taki yapısal değişiklikler ve Kerkük'le ilgili sıkıntılarını ekliyor. İlginç bir durum. Yıllar boyu PKK'nın en kanlı dönemlerinde devletin zirvesinde olan dokuzuncu cumhurbaşkanı, bugün Türkiye'de bölünme tehlikesinin daha fazla olduğunu düşünüyor. PKK'nın yaşadığı tüm yenilgiler ve AB sürecine rağmen...
|