Dilara...
Eğer Dilara öldüğüyle kalırsa... İstediğin kadar imam hatip aç. İstediğin kadar umreye git. İstediğin kadar iftar çadırı kur. İstediğin kadar bulgur dağıt. Vebali boynuna.
Dereleri ıslah edelim de... Allah önce kimleri ıslah etsin?
Çaresizim. Allah'a sığınıyorum. Çünkü varsa hukuk... Bunun hesabı sorulmalı arkadaş.
Evet, bu ülkede insan hayatı ucuz... Biliyoruz... Ama, kanalizasyona kadar mı düştük?
Ne iş yapar insan hakları dernekleri? 5 yaşındaki körpenin, insan sınıfına konulması için illa bölücü mü olması gerekiyor? Nerede mimar odaları? Her adalet talebimde ısrarla soruyorum... Varsa yoksa 301 için kafa yoran TÜSİAD, Barolar Birliği, MÜSİAD, memur sendikaları, DİSK, Eczacılar Birliği falan... Nerede? Yok mu evladınız?
Bakın... Şu halimize bakın.
Dilara, toprağa verildi dün. Var mıydı Vali? Var mıydı Belediye Başkanı? Var mıydı İSKİ'ciler? Var mıydı, trilyonları haldır haldır cebe indirmesini bilen müteahhitler? Yoktu... Hiçbiri. Ne cenaze namazına geldiler, ne son duayı etmeye, ne de toprağa vermeye... Telefonla bile aramamışlar. Özür zaten yok. Başsağlığı bile yok.
Peki neredeydi bu arkadaşlar? Boğaz turunda.
Hollanda Kraliçesi geldi dün İstanbul'a... Vali karşıladı. Belediye Başkanı karşıladı. Dilara'yı uğurlamadılar. Kraliçe'yi karşıladılar. Sonra, Sepetçiler Kasrı'na geldiler, eskortlar eşliğinde... Güvenli şekilde... Özel olarak hazırladıkları yata bindiler. Boğaz'ı gezdiler.
İmam, Dilara'nın minicik tabutuna kapanan ana babasına ve son görev için cami avlusuna doluşan vicdanlı vatandaşlara, "hakkınızı helal edin" diye seslenirken... Malum arkadaşlar, Kraliçe'ye lale veriyorlardı, sevimli görünmek için, lale. Hakikaten helal olsun!
|