SMS: AY yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder
Ya yiğit tökezlerse ne olacak?
Başbakan RecepTayyipErdoğan, YASED'in düzenlediği "Fırsatlar Ülkesi Türkiye" konulu konferansta cari açık konusunda şunları söyledi: "Bizcariaçıktakisıkıntınınteorikolarakbilincindeyiz.Pratiktedecariaçıknezamangötürür,nezamansizeherhangibirşeyyapamaz,onundabilincindevefarkındayız.Cariaçıkherzamanbiryoklukdeğil.Eğersizyeresağlambasıyorsanız,cariaçıkbazenteşvikedicidir.Amayeresağlambasıyorsanız.ŞuandaTürkiyeiştebunuyakalamışdurumda.Bizdegüzelbirsözvar:(Borçyiğidinkamçısıdır),derler.Amayiğitsenkamçıdır.Eğeryiğitdeğilsenfelâkettir.Bizborçlanabiliyorsak,milligeliritibariyle181milyardolardan400milyardolaradayanmışolanbirimkanın,gücünvarda,bununiçinrahatborçlanıyorsun." Cari açık son yıllarda en çok bozulan gösterge olarak Türkiye'nin en önemli ve en çok tartışılan ekonomik sorunu haline geldi. Soruna çözüm bulması gereken veya bu sonuçtan birinci derecede sorumlu olan kişi de ülkenin başbakanı. İlk kez cari açık konusunda görüşlerini bu netlikte ortaya koyuyor. Geçmişte " Borçyiğidinkamçısıdır" sözünden şimdi "Açıkyiğidinkamçısıdır" sözüne geldik.
- Hızlıkoşmakiçinmi? - Başbakan'ın konuşmasından benim çıkarımlarım şöyle: - Cari açığın yol açabileceği tehlikelerin Başbakan da bilincinde. Ama bu açık bazen risk veya tehlike doğurabildiği gibi, bazen de teşvik edici olabilir. Bu da yapılan işlere bağlı. Başbakan Türkiye'de iyi şeyler yapıldığını, dolayısıyla açığın teşvik edici ve kamçılayıcı bir etkisi olduğunu söylüyor. Yani bir anlamda hızlıkoşturulmakistendiğiiçin,ekonomininkamçılattırıldığısonucuçıkıyorortaya. n Başbakan cari açık için "Yiğitsen kamçıdır, yiğit değilsen felâkettir" diyerek bunu bir sorun olarak görmüyor. Cari açığı yiğitlik olarak kabul ediliyor. Burada da bu soruna yönelik bir önlem alma niyetinin olmadığı söylenebilir. Türkiye'nin tasarrufları yetersiz, yatırımlar için dış kaynakları kullanmak durumunda. Bir yerde makul ve sürdürülebilir bir oranda cari açığı herkes kabul ediyor. Ama anlaşılan bu oran Başbakan'a yetmiyor. Daha yüksek büyüme için daha yüksek cari açığı göze alabiliyor. - Bitişikte yer alan tablodaki rakamlarda aslında siyasi açıdan Başbakan'ı doğrular nitelikte. Tabloya baktığımızda cariaçıktadüzelmeancakekonominindaraldığı,sabitfiyatlarlakişibaşınagelirindüştüğü,yanihalkınyoksullaştığıyıllardaolmuş. 1988, 1989, 1991, 1994, 2001 cari dengenin fazla verdiği yıllar. Aynı yıllarda ekonomi küçülmüş, iki büyük kriz yaşamışız, kişi başına gelir azalmış. - Cari açık büyümesin ve bunun sonunda duvara toslamayalım diye önceden önlem alınan bir dönem olarak 19881989 yılları sayılabilir. Ancak bu dönemin ortasında gerçekleştirilen yerel seçimler iktidar partisinin ağır yenilgisiyle sonuçlanınca, popülist uygulamalara keskin bir dönüş yapıldı. 1990'daki yüksek büyüme bunun sonucu, bağlı olarak 1991'deki daralma da. - Cari açıkların birikerek ne zaman bir patlamaya dönüştüğü veya krize yol açtığı, kuru zıplattığı konusunda geçmiş yıllarda bir netlik yok. Bu süreler bir yıldan yedi yıla kadar değişebiliyor. 1981 yılında başlayan büyüme 1987'de son buldu ve yedi yıl devam etti. Ancak 1990 büyümesi bir yıl sürdü. 1992 ve 1993 büyümeleri 1994'de kesildi. Bu krizin ardından başlayan büyüme dört yıl devam etti. 2001 krizi sonrası başlayan yüksek büyüme de beş yılını tamamladı, altıncı yılına girdi. - Cari açığın üç önemli nedeni var. Büyüme, kurun düzeyi ve enerji fiyatlarının yüksekliği. Büyümeyi düşürmeyi siyasiler tercih etmediğine, enerji fiyatları da dünyada belirlendiğine göre, geriye döviz kuru kalıyor. Kurun düzeyini artırmak yani YTL'nin değer kaybına yol açmak ki, bunun mekanizması şu anda yok, aynı zamanda ekonomik daralmayı beraberinde getirir. Seçim yılında tercih edilmeyecek bir gelişme. Yani Başbakan'ınsözlerinden,cariaçığıkontrolaltınaalmakiçinkurundüzeyineyönelikveyabüyümeyidüşürecekbirönleminbeklenmemesigerektiğiçıkıyor. En azından seçime kadar. - Seçim sonrasında ise yeni hükümet yeni ekonomik program yapar mı, yaparsa kurun düzeyine ilişkin bir ayarlamaya gider mi, bu konuda yumuşak inişi hedefler mi, yoksa bunun zamanlamasını piyasaya mı bırakır, bilemeyiz. Ama inşallah Başbakan'ın söylemi doğru çıkar. Yiğit yorulana veya ömrü yetene kadar koşmaya devam eder ve tökezlemez. Çünkü tökezlerse Başbakan'ın deyimiyle felâket olur.
- Sonuç - "Herkesölmekiçinyaşar,düşmekiçinyükselir"Marlowe