|
|
Demode komplo teorileri
Geçen hafta, Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt onuruna Washington Büyükelçiliği'nde verilen resepsiyona, Zaman Gazetesi Temsilcisi Ali Aslan gibi askerle akreditasyon sorunu olan bazı gazetecilerin de çağrıldığını yazmıştım. İsim vermeden bir ara formülle ileride diyalog kapısını aralayabilecek tarzda diğerlerinin davet edilme şifrelerini vermiştim. Satır arasında detayları muhatapların açıklaması yönünde nazik bir çağrı vardı. Bu, diyalog adına bir başlangıç olabilirdi. Ama ne yazık ki, bir saldırı gibi algılanmış. Benim senede birkaç kez Jerusalem Post'da yazı yazmam akıl almaz boyutlara taşınmış. Herkesin gıpta ettiği bir okul olan Harbiye kökenli olmam polemik konusu yapılmış. Öncelikle, asker kökenli ve Hava Harp Okulu mezunu olmaktan tıpkı Ali Kırca ve diğer benzer meslektaşlarım gibi gurur duyarım. Uçuşu, muayene nedeni ile kaybetmemim ardından tutkum olan gazetecilik mesleğini yapmaktan ve dünyanın en saygın kurumlarınca ayırt edilmeden referans alındığım için kendimi şanslı görürüm. Jerusalem Post'a da konuk olarak yılda birkaç kez yazı yazarım. Türkiye ile ilgili yanlış anlaşılmaların giderilmesi adına bu yazıların ne kadar titizlikle yazıldığını Türkiye'nin önceki Tel Aviv Büyükelçisi Feridun Sinirlioğlu çok iyi bilir. Ama sadece, Jerusalem Post değil, defalarca Arapların El Cezire kanalına da konuk oldum. Kraliyet Bursu ile Londra'da strateji üzerine master yaptım. BBC World, Financial Times, Los Angeles Times, Washington Times'a kadar çok kurum analizlerime yer verdi. Ayrıca, Amerika'nın saygın savunma dergisi Aviation Week'de editör olarak çalıştım. Bu hafta da İtalyanların RAI 2 kanalı benimle röportaja geliyor. O zaman tüm dünyada bu konuştuğum, yazdığım medya kuruluşlarına da bir komplo teorisi gerekiyor. Mesela, "RAI' ye konuştu, İtalyan hayranı", ya da, "El Cezire' ye çıktı, Araplara hizmet ediyor" gibi. Komplo mantığına göre, Dışişleri Bakanı Gül'ün Washington'da Ermeni tasarısına karşı destek için Musevi lobileri ile bir araya gelmesini de, "İsrail' e yakın Abdullah Bey' in bu temasına Türk Genelkurmay' ı ne der?" gibi bir mantığa bağlamak gerekiyor. Her şeyi kötü algılayan zihniyet, bir ara da, halen Milliyet'in başında olan Sedat Ergin gibi çok saygın bir gazetecinin Bilderberg toplantılarına gitmesini, "gizli güçlere, hatta yükselmesini Bilderberg' e bağlamaya kadar" götürmüştü. Sonra da, kendisi Bilderberg'e gitmişti. Özellikle, 57 yaşında duayen, yazılarına önem verdiğim bir gazetecinin bu talihsiz satırları kaleme almadan biraz daha özen göstermesi gerekiyordu. Ama olmadı. Taraf meselesine gelince, evet tarafım. Laik, çağdaş ve bölünmez demokrat bir Türkiye için mücadele veren herkesin yanındayım ve destekliyorum. Bunun için çalışan TSK da olsa, Tarım Bakanlığı da, Urfa Belediyesi de, Meclis Başkanı veya Cumhurbaşkanı Sezer de olsa herkesi destekliyorum. Ama, bunları desteklemek artık Türkiye'de bir ayıp ve eksiklik kabul ediliyorsa da diyecek bir şeyim yok. Bana, bir hafta boyunca, "Geçmişi ile ilgili şunu da sor, bunu da sor, köşeye sıkıştır" diyen çok oldu. Ama artık prim yapmayan demode komplo teorileri ile karanlık dehlizlerde kaybolmaya aydınlık bir Türkiye adına vaktim yok.
|