Mortgage yüksek gelir ve istikrarı gerektirir
İpotekli konut kredisi sistemi 'mortgage' nihayet yasalaştı. Geçen yıl konut kredi faizleri yüzde 1'e kadar inmişken IMF'nin uyarısıyla bu yasa çıkarılmamıştı. Çünkü zaten konut talebi yüksekken ve fiyatlar hızla artarken finansmanda yeni kolaylıklar sağlamanın mevcut talebi daha da uyaracağından ve enflasyonu azdıracağından çekinildi. Bugünkü ortam ise bir yıl önceye göre oldukça farklı. - Bir kere konut talebi durgun. Çünkü faizler yüksek. Bir yıl önce bankalar aylık yüzde 1 faizle konut kredisi kullandırırken bugün faiz yüzde 1.7 ve üzerine çıktı. - Sadece konutun maliyeti yükselmedi. Yükselen faizler kişileri ve aileleri yatırım ve harcamadan caydırdı, daha çok tasarrufa yöneltti. - Çifte seçimin belirsizliği de harcama ve yatırımları yavaşlatıcı hatta durdurucu etki yaptı. - Vatandaşın risk algılamasından dolayıdır ki, döviz tevdiat hesapları hızla artıyor. Dolayısıyla riskin arttığı dönemlerde, kişilerin ve hane halklarının, en uzun vadeli ve en büyük yatırım olan konut yatırımını yapması zor. Böyle bir ortamda mortgage çıkarmak enflasyonu azdırmayabilir.
- Fakirler için değil - Kanunun çıkmasıyla bir yanlış algılama da son buluyor. Bu da kira öder gibi bir ödemeyle ev sahibi olma rüyası. Artık bunun mümkün olamayacağı anlaşılıyor. Serveti ve geliri az kişilerin ve ailelerin mortgage'tan yararlanarak ev sahibi olmaları mümkün değil. Çünkü mortgage kredisi belirli standartları olan konutlar için söz konusu. İşin içine sigorta sistemi, uluslararası finansal sistem de giriyor. Dolayısıyla bankaların kredi kartında yaptıkları aşırı pazarlama sonucu düştükleri hataya mortgage'ta düşmeleri zor. Çünkü konutun fiyatının yüzde 25'i zaten alıcı tarafından peşin ödenecek. Banka konutun yüzde 75'ini kredilendirecek. Yani hiçbir ödeme yapmadan evin içine girmek mümkün değil. Bu açıdan kredi kartı harcaması gibi, hiç para ödemeden konut alınamıyor. Peşin paradan sonra her ay da taksit ödemesi var. Üçüncü taksidi aksatma seçeneği de yok. Evi elinden alıyor. Yani belirli bir kitlenin kredi kartlarını bir geçim aracı olarak kullanması olayının mortgage'ta tekrarlanması söz konusu değil.
- Oturması zaman alır - Bunu vurguluyoruz. Çünkü mortgage fakirlere bir yardım sistemi değil. Konut finansmanı sistemi. Bu konutun da belirli kalitesi, standardı ve yeniliği olacak ki, ikinci eli olsun, banka veya finansör krediyi batırmasın. Kaliteli ve yeni konutu da ancak geliri göreceli olarak orta ve ortanın üstünde yer alan kişiler satın alabilir. Bedelini ve taksitlerini ancak onlar ödeyebilir. Şu anda faiz oranları zaten yüksek. İdeal oranın aylık yüzde 1'in altı olduğu biliniyor. Sistem de daha kurulacak. Ortada sadece bir kanun var. Yönetmelikler çıkarılacak, kurumlar kurulacak. Yani bu işin işlemeye başlaması biriki yılı alabilir. Oturması için ise yıllarca uygulanması ve belki de revizyonlar gerekiyor.
- Etkisi ne olur? - Ama sistem oturdukça da ekonomilerin lokomotif sektörüne istikrar, standart ve şeffaflık gelecek, kayıt altına girme oranı yükselecek. Sistemi fonlamak için dışarıdan kaynak gelecek. Türkiye'ye daha fazla döviz girecek. Finansal sektör büyüyecek ve derinleşecek. Mortgage'ın oturması sadece finansal veya ekonomik yönden değil, bireylerin ve ailelerin yaşamına da istikrar getirecek. O borcun altına giren kişinin işini, gelirini veya servetini kaybetmesi daha büyük acılara yol açabilecek. Bu kişiler işlerine daha bir dört elle sarılacak. Tasurruf eğilimi artabilecek. Konut finansman sisteminin düzenlenmesinin bir sürü mikro ve makro olumlu etkisi olabilecek. Ama bu sistem parasız veya gelirsiz çalışmaz. Türkiye'nin kişi başına geliri arttığı ölçüde mortgage da yaygınlaşabilir. Yani mortgage'ın uygulama alanı bulması ve sistemin orturması istikrarın devamını gerektiriyor. Ama aynı zamanda istikrarın korunmasına da olumlu katkı yapıyor. - Sonuç - "Kapıya gelen içeriye de gelir" Türk atasözü
|