|
|
|
|
|
|
|
"Türkiye'de futbolu bilen adam az"
Trabzonspor Teknik Direktörü Ziya Doğan, kritik Beşiktaş maçı öncesi yaptığı açıklamada takım olarak rakiplerinden daha iyi bir takım olduklarını savundu. Normalde 1.5 yıldır görevde olan Tigana'nın kendisinden daha avantajlı olması gerektiğini söyleyen Doğan, buna rağmen şu anda rakiplerinden daha iyi durumda olduklarını iddia etti.
Medyaya da eleştirilerini sıralayan Doğan, Trabzonspor'un başında Beşiktaş'ı 3 maçta 3 kez yenmesini tesadüf olarak nitelendirmediğini, sözlerinin basına yanlış yansıdığını söyledi. Ligtv.com'a konuşan Ziya Doğan'ın röpotajının ayrıntıları şöyle;
-Futbol
tesadüfler oyunu mudur? Futbol tesadüflerden mi ibarettir? Tesadüfle alakası hiç olmaz.
-Futbol bir bilim midir? Tabii.
-Futbol bir endüstridir. Tabii.
-Futbolun içinde ne varsa hepsini kullanmak, hepsini sahaya yansıtmak gereklidir değil mi? Doğru.
-Peki o zaman Beşiktaş maçı öncesi yapmış olduğunuz basın toplantısında bir açıklamanız oldu. Trabzonspor'un başında Beşiktaş'a karşı oynadığınız 3 maçı kazanmanızı bir tesadüf olarak açıkladınız. Biraz önceki sorularıma karşılık futbolun tesadüfle alakası olmadığını, bilim olduğunu, endüstri olduğunu söylediniz ama basın toplantısında yapmış olduğunuz açıklamada Beşiktaş galibiyetlerinin tesadüf olduğunu dile getirmişsiniz. Bu 2 açıklamanız bana göre tezat teşkil ediyor. Komik. Ben o anlamda hiç birşey söylemedim. Bir gazeteci arkadaş basın toplantısında "Neden Beşiktaş'a karşı galibiyet?" diye sordu. Ben de "Malatyaspor'dayken Beşiktaş'ı hiç yenemedim. Ama Trabzonspor'dayken de Fenerbahçe'yi yenemedim." dedim. Bunu, denk geldi anlamında söyledik. Onu "Beşiktaş galibiyetleri tesadüf" şeklinde yazmışlar. Hiç tesadüf olur mu? Bakın Malatyaspor'da Beşiktaş'ı hiç yenememişim. Fener'i Galatasaray'ı Trabzonspor'u yenmişim. Trabzon'a geldiğimde Galatasaray'ı da yenmişiz. Beşiktaş'a da var ama Fenerbahçe'yi yenememişiz, bu bir tesadüf. Buradan Beşiktaş maçları tesadüf anlamı mı çıkıyor? Buna ne yapabilirsin? Sadece güleriz.
"BASINDA DA BİZDE DE ÇÜRÜK ELMALAR VAR"
-Ziya Doğan'ın yapısı farklı. Siz mi söylemek istediklerinizi anlatma zorluğu çekiyorsunuz yoksa bizler mi anlama zorluğu çekiyoruz. Ben çok net anlattığımı biliyorum. Herkes tarafından anlaşıldığımı da biliyorum. O sizin sorununuz, sizin içinizdeki sorun o.
-Kasıt var mı hocam? Hiç yorum yapmıyorum. Ben "Her yerde çürük elma vardır" diyorum. Sizde de var bizde de var. Sizde de yalancı var, bizde de yalancı var.
-Çürük olmadan olmaz hocam. O zaman sana bol çürük elmalar. Şimdi olaya ciddi bakmak lazım. İşi gırgıra vurarak bir şeye varamayız. Sen oturaklı ve ilkeli gazetecilik yapıyorsun.
-Ben bir anlamda özeleştiri yapıyorum. Ben bu sorularla meslektaşlarımı da eleştiriyorum. Ne mutlu gündeme getiriyorsun ve kendinize de hizmet ediyorsunuz. Ben kimseye kırgın değilim. İnsanları seviyorum. Ziya Doğan normal yaşantısında hiçbir insanı kırmaz. Herşeyi paylaşır. Ama mesleğimize zarar, takımımıza zarar veren şeyler kasıtlıysa kızarım. Çünkü ben emek sarfediyorum. Yalanla bir takıma zarar veriyorsan... Ha bunun karşılığında da birşey yapmıyorum sadece kızıyorum, kendim üzülüyorum. Hiçkimseyle de o konuda muhatap olmuyorum. Yalancıyla muhatap olmanın bir anlamı yok.
-Basın toplantısındaki ifadenizin bir tezat teşkil ettiğini sordum... Ben öyle bir şey söylemedim ama gazetelerde bu başlıkla çıkacak. Aslında basın toplantısında çok önemli birşey söyledim. Türkiye'de teknik direktörler başarısızken yalnızdır ama ben bu yalnızlığı Trabzonspor'da yaşamadım dedim.
"AVNİ AKER'DE BİZ AVANTAJLIYIZ"
-Beşiktaş maçı sizin için ne kadar anlam ifade ediyor? Ben bulunduğum takımlarda her takıma karşı galip gelmek istiyorum. Yenmek için sahaya çıkıyorum.
-Ben bunu Beşiktaş'ta oynadığınız için sormuyorum. 4 büyüklerin arasında oynanan maçlar her zaman özeldir çünkü. Aslında büyük-küçük takım kalmadı artık. Bakın dikkat edin Beşiktaş Galatasaray, 2 tane mağlubiyetle veya namağlup şampiyon olurdu. Artık o devir bitti. Takımlar daha doğru transfer yapıyorlar, doğru düşünüyorlar, iyi çalışıyorlar. Diğer takımların da imkanları belli bir seviyeye geldi şimdi her takım her takımı yenebilecek güçte. Biz büyük takım küçük takım ayrımı yapmıyoruz.
-Ligin aritmetiğinde de bu yok zaten. Evet. Geçen hafta oynadığımız Denizlispor düşme potasında, bizimle eşit şartlarda mücadele etti. Onlar da kazanabilirdi, biz de kazanabilirdik. Fenerbahçe'nin Sakaryaspor'u yendiği maça bakın. Fenerbahçe zor yendi. Erciyes takımına bakıyorsun Kayserispor'la kafa kafaya oynuyor. Kayserispor ligde 5. sırada ve ligin iyi takımlarından. Artık mücadele, rekabet ön plana çıkartılıyor. Ama bazı takımlar dediğim gibi ligin başında aldığı kötü sonuçlarla olumsuz bir hava ve psikolojik olarak bir şeyleri kaybediyor, onun kaosundan kurtulamıyor. Aradaki fark sadece bu. Ama sezona iyi başlayıp moralli giren takımlar, moral motivasyonunu da iyi kullanıp başarılı oluyor. Bundan dolayı Beşiktaş ile oynayacağımız maç için denk kuvvetlerin mücadelesi diyorum ben. Biz içerde avantajlıyız. Seyircimiz önünde kazanmak istiyoruz. 2 tane maç bu sene ilk defa üstüste kazandık. Bir üçüncüyü kazanıp ondan sonra da Konya ve Galatasaray deplasmanlarına ve tabii Fortis Türkiye Kupası rövanşına da moralli gitmek istiyoruz.
-Hocam futbol tabii ki kağıt üstünde oynanmıyor ama maçlar oynanmadan önce kağıt üstündeki verilere göre kimin daha galibiyete yakın olduğu şeklinde yorumlar yapabiliyoruz. Maçı kağıt üstünde oynadığınızda"Evet ben bu maça önde başlıyorum" diyor musunuz? Şimdi kendi artılarını, rakibin artılarını eksilerini karşılaştırdığın zaman bir denge yakalıyorsun ama oyun oynanmadan da kazanılmıyor. Sahaya yansıtmak için o günkü şartlar önemli, maça iyi başlamak önemli, atmosfer önemli, hava şartları önemli. Ben o yüzden Beşiktaş maçı için denk kuvvetlerin karşılaşması diyorum. 2 tarafta da kaliteli oyuncular var. Normalde Beşiktaş bizden daha avantajlı olmalıydı. Neden? 1.5 senedir aynı teknik adamla. Takım oyununun çok daha oturması lazım ama şu anda bizden farklı değil. Biz onlardan daha takım durumundayız. Antrenör transferi yapıyor, sezon hazırlığını beraber geçiriyor o anlamda antrenör bazında bakarsan normalinde avantajlı gözükmesi lazım. Daha güçlü takım olması lazım ama biz bugün kağıt üzerinde incelediğimizde onlardan daha iyi takımız, daha hazırız, takım oyununu daha iyi oynuyoruz diye düşünüyorum.
"TÜRKİYE'DE FUTBOLU BİLEN ADAM AZ"
-Maçları kafanızda oynar mısınız? Tabii.
-Beşiktaş maçını kafanızda oynadınız mı? Yok yani öyle oynadınız mı derken alıp kasetlerini seyrediyoruz.
-Maçları kafanızda oynar mısınız diye sordum "Tabii" dediniz. O zaman Beşiktaş maçını da kafanızda oynuyorsunuz? Tabii şimdi düşünüyorsun, rakip neler yapıyor, sen bunun karşısında ne önlemler alacaksın. Senin artı yerlerin, nereden yüklenmen lazım. İşte oyuncularının form durumu, bir Yattara'nın iyi gününde olduğunu düşünüyorsun, bir Gökdeniz'in iyi gününde olduğunu düşünüyorsun, bunları tabii kafanda hep canlandırıyorsun.
-Bir anda bir başka oyuncunun maça damgasını vurması da var. Tabii burada ferdi olarak beklediğin şeyler var bir de defansif olarak oyuncuların o günkü azmi, mücadelesinin üst seviyede olmasını yaşıyorsun. Binlerce şey düşünüyorsun.
-Senin takımının yapacakları önemli, ama bunları rakip takımı da analiz ederek uygulamak istiyorsunuz. Sadece rakibin neler yapabileceklerini düşünerek mi hazırlanıyorsunuz Beşiktaş maçına, yoksa biz oynarız Beşiktaş bize göre oynasın diye mi hazırlanıyorsunuz? Şimdi Ziya Doğan'ı iyi tanımak lazım. Çalıştığı heryerde, kendi oyun anlayışını rakibe kabul ettirmek amaç. Ama Türkiye'de bazıları bunun tam tersini yayıyor. Benim oyuncularıma sorduğun zaman herbiri "Biz sahanın heryerinde rakibi oradan müdafaa yaparak, bastırarak, en önde basarak oynarız" diyor. Bunu futbolcular söylüyor fakat bazı beyinler bunu kafasında canlandırmış, birilerinin yazdığı yalan yanlıştan etkilenmiş, o doğrultuda hareket ediyor. Asla öyle değil. Ziya Doğan Malatyalı futbolcularına küme düşme aşamasında Fenerbahçe'ye İstanbul'da pres yapacağız dediği zaman inanamadılar. Ama yaptılar sonra. Biz 65 bin kişilik statda ilk Anadolu kulübü puan aldı ve orada 2 tane gol atarak, önde basarak. Ama bunu hangisi nasıl seyrediyorlar. Çok anlayarak seyreden adam çok az Türkiye'de. Futbolu çok bilerek izleyen adam çok az Türkiye'de. Futbolu bilerek izleyen adam az. İyi incelesinler. Biz Osasuna maçında defans mı yaptık? Orada bastık. Osasuna kendi sahasında defans yaptı. Ama bunu nasıl seyrediyorlar, ona bakmak lazım. Canlandırın gözünüzde, biz orada pres yaptık, bastık, Osasuna kendi sahasında defans yaptı. Onun için benim anlayışım başka.
-Antalya kampında yapmış olduğumuz röportajımızda aynen şunları söylemiştiniz: "Fenerbahçe takımı hep eleştiriliyordu, niye bu kadar orta sahasız oynuyor diye. Bugün bir bakıyorum ki Ziya Doğan'ın 5 yıl önce oynattığı sisteme dönmüş, 3 ön liberolu oynuyor ve güçlü bir takım oldu. Demek ki biz 5 yıl önde gidiyoruz. Bakın dikkat edin. Bir şeyleri çok iyi takip etmek lazım. Fenerbahçe takımı şu anda Avrupa'da başarılı. Avrupa'da hedefi var, final oynayabilir. Bakın Deniz'i getirdi önlibero yaptı. Şimdi onlar oynattığı zaman defansif değil biz oynattığımız zaman niye bu kadar defansif diyorlar. Yani kimin neyi istediği belli değil daha. Herkes doğruları öğrenecek ondan sonra konuşacak. Bunu da zaman gösterecek." Onu bile başka yere çektiler. Demek ki biz Fener'den 5 yıl öndeyiz gibi hale soktular. Hiç Beşiktaş'ı Fenerbahçe'yi, Galatasaray'ı bana konuşturma. Hiç gerek yok. Ben işime bakıyorum.
"FENERBAHÇE'NİN DEFANS ANLAYIŞI ZAYIFTI"
-Ben burada AZ Alkmaar maçını sormak istiyorum. Röportaj öncesi oyunun 2-0'dan 2-2'ye gelmesiyle ilgili benim yorumu mu sormuştunuz? "Sence neden oldu" demiştiniz. Sizce neden oldu hocam? Olaya bakış açın nedir diye sordum. Ben sana soruyorum niye oldu? Son yarım saatini izleyebildim. 2-0 önde olan bir Fenerbahçe'nin defans anlayışını birazcık zayıf tuttuğunu gördüm. Ama bir şey söyliyeyim mi? Çok pozisyona girdi, Oynanmış maçla ilgili yorum yapmak kolaydır. Bittikten sonra yorumu istediğin şekilde yapabilirsin. Bu yorumları maç öncesi yapsın insanlar ondan sonra konuşalım. Maçı kaybettikten sonra konuşmak dünyanın en kolay işi. Şimdi Alex ve Tümer'i alıp, 2 tane orta sahaya koydu, bu yorum bak ben öyle yapsın demiyorum. Oyunu orta sahaya kitlesen öyle düşünürken goller yesen, "Yaa ne güzel rakibi eziyordu, 4-5 olacak maç için böyle oyuncular çıkartılır mı" diye eleştirirsin. Maç oynanmıştır çünkü.
-Bu sonuç şanssızlık mı yani? Şimdi Fenerbahçe 5-2 de yenebilirdi. Çok gol pozisyonuna girdi. Ama olmadı. Sonuç olarak kaybettikten sonra Zico'yu istediğin şekilde eleştirebilirsin. Ben teknik adam anlamında bakıyorum inanılmaz derecede eleştirecekler. Çünkü maç oynandı ve Fenerbahçe turu geçemedi. Ama 5 tane gol atsaydılar Zico'yu yere göğe sığdıramayacaklardı. Maç bittikten sonra yorum yapmak çok kolay. Ama teknik adamın orada ne düşündüğü herşeyden daha önemli, o daha önemli.
-Bana benim görüşümü merak ettiğinizi sorarken... Ben bakış açını öğrenmek istedim.
-Ama siz biliyorsunuz? Biliyorum da seni belki ölçüyorum.
-Ben futbolu çok iyi bilmem hocam. Spor gazetecisi olacaksın, sporu bilmeyeceksin. Bu bir zaafiyettir dikkat et. Ama bravo bunu anlatabiliyorsun.
-Hocam yıllardır röportajlar yapıyorum sizinle, televizyonda programlar da yaptık, ben hiç 4-4-2, 3-5-2, şöyle oynattınız, böyle oynattınız diye sordum mu hocam. O sizin işiniz. Sorabilmelisiniz. En ince ayrıntısına kadar sormalısınız. Ama futbol okuyarak öğrenilmiyor.
-Ben futbol oynamadım. Ama yine de bir izleyicisin.
-İzleyici olarak tabii ki fikrim var. Ama bu işin profesörlüğüne kalkışamam. Teknik direktörlüğe kalkışamam. Ama en azından haddini bilmek de çok önemli.
-Bir yerde haddimi biliyorum ben. O çok önemli, çok güzel. Şimdi bazı arkadaşlarımız topa ayağını vurmamış ama inanılmaz ahkam kesiyorlar. Buna ne diyeceğiz?
-Ben bir şey demiyorum. Siz derseniz yazarım ama... Daha önceki söyleşilerimiz gibi ben yine çok keyif aldım. Ben de, sağol. Çok güzel bir söyleşi oldu. Böyle seviyeli işler yapan insanlara kapımız açık, her zaman.
CHA
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|