En zoru hasta yakını olmak!
Bir üniversite hastanesinin acilindeyim. Akciğer yetmezliği çeken yakınım için birtakım tetkikler yapılıyor. Şu kanı aşağıya götür, bu kanı yukarıya çıkar. İdrar tahlilini diğer tarafa yetiştir. Eğer hastanız varsa hastaneye sakın tek başınıza gitmeyin, yetişemezsiniz. Yanınıza bir ya da iki yardımcı akraba alın. Çünkü hasta yakınları köle gibi çalıştırılıyor. Bu arada dinlenmek için oturabileceğiniz yakın bir yer de yok. Anlamsız bir şekilde acilin kapısında dikiliyorsunuz.
Babam geçenlerde düştü. Hastaneye kaldırdık. Bir gün boyunca tetkikler yapıldı. Başında bir kanama olacağı endişesiyle tomografi çekilmesini istediler. Babam 80 yaşında, üç kat aşağı indirmemiz gerekiyor. Bir hastabakıcı ile aşağı indirdik. Tomografi cihazı bozuk. Tekrar yukarı çıkıp durumu nöbetçi doktora bildirdik. Bu arada haber geldi, günlerden cuma ve vakit akşamüstü olduğu için tomografi cihazı pazartesi gününden önce tamir edilmeyecekmiş. Doktor ısrar etti. Gidin ve özelde çektirin çünkü durum ciddi. Bu arada 80 yaşında bir adamın ambulansla başka bir yere götürülürken başına geleceklerden de sorumlu olmadığını söyledi, iyi mi? Apar topar özel bir hastane bulduk. Ya ambulans? Onu da cebimizden tuttuk. Hadi benim param vardı. Olmayan ne yapsın?
Devlet ya da üniversite hastanesinde oda bulmak neredeyse mucize. Düşünsenize hastanız acilde, "Alın bunu servise çıkarın" diyorlar. Servis ise "Oda yok" diye cevap veriyor. "O zaman alın başka hastaneye götürün" diye ısrar ediyorlar. Kazayla hastanızı alıp çıkarsanız yandınız, çünkü başka hiçbir hastane sizi kabul etmiyor, çünkü sevk yapılmamış oluyor. Sevk yapılmasını istediğiniz zaman aynı cevapla karşılaşıyorsunuz "Bizim sevk yapma yetkimiz yok." Bir iki kez çıldırma noktasına geldim. Türkiye'de hasta olmak zor. Hastanede tedavi görmeye çalışmak daha zor. Ama en zoru hasta yakını olmak. Devam edeceğiz. Cumaya: 30 yıldır devlet hastanesinde çalışan bir doktorum. Geçenlerde mecburen karıma ve kızıma özel sağlık sigortası yaptırdım. Çünkü iş tanıdık doktor bulmakla bitmiyor. Düzeltme ve özür: Pazartesi Sohbeti'nde Türk Ceza Kanunu'nun 30l. Maddesi, Anayasa'nın 301. Maddesi olarak yazılmıştır. Düzeltir, okuyuculardan özür dilerim.
|