  |
|
'Türkülerle yıkanıyorum'
Dostlar Korosu'nda 1975'ten beri türkü söyleyen Karabey Aydoğan, Ruhi Su'yu ve koroyu kendi cümleleriyle anlatıyor: "Ruhi Su'nun sesiyle Arifiye Öğretmen Okulu'nda tanıştım. Daha sonra Şişli Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okumaya başladım. 1975 sonbaharıydı. 300'e yakın kişi sınava girmişti ve biz 50 arkadaş koroya seçildik. Ödenekli bir koro olmadığımız için, bugün olduğu gibi o zaman da hep yer sorunları yaşadık. Hocayla üç uzunçalar yaptık. İlki El Kapıları, ikincisi Semahlar, sonuncusu da Sabahın Sahibi Var. Hocayla çalışmak çok büyük bir ayrıcalık, büyük bir şanstı. Yaptığı her şeyi bilerek yapan, bilge bir insanla karşı karşıyaydık. Kendi deyimiyle halk müziği gibi çok iyi bir pınardan beslenmişti: 'Ben bu pınarın başına geldim, içiyorum ve öyle bir pınar ki içtikçe insanın aklını başına getiriyor,' derdi. Doğrusu bizim de aklımızı bir parça başımıza getirdiyse, Ruhi Su getirdi.
'AMATÖRCE
BİR AŞK'
Sonraki yıllarda, 12 Eylül toplumda nasıl bir yara açtıysa, Dostlar Korosu'nda da öyle bir yara açtı. 1985'e yani hocanın ölümüne kadar bir daha toplanamadık, koro fiilen bitti. Hocanın ölümünden sonra toparlandık ve ona bağlılığımız nedeniyle koronun adının önüne Ruhi Su adını getirdik. Bir vakıftan, bir cemaatten, bir holdingden ya da devlet kasasından beslenmeden böyle uzun yaşamış bir koro yok. Bu hem bir başarı, hem de bir tutku. Korodaki herkesin profesyonel bir mesleği var. Ben de şu anda Büyükşehir Belediyesi'nin kütüphanesinde şube müdürü olarak görev yapıyorum. Ben Ruhi Su'yla tanışabileceğimi bile hayal edemezdim, o nedenle çok ulaşılmaz bir yere ulaştığımı düşünüyorum. Herkesin yaşamında mesleği dışında böyle tutkuları olmalı. İnsanı hayata bağlayan asıl şey onlardır. Para kazanmak için yaptığınız işler zamanla da sınırlı, bir gün bitecek, onlara ücretle bağlısınız, ama biz bu koroya gönlümüzle, aklımızla, yaşama nedenimizle, değerlerimizle bağlıyız. O değerlerin başında bu toprağın müziği geliyor. Biz bütün kirliliklerden türkülerle yıkanıp, arınıyoruz. Hangi ülkede yüz bin tane otantik şarkı bulabilirsiniz? Bu toprakta var. Işık, Sümer'den yükselmiş ve biz o ışığın tam ortasına düşmüşsünüz."
EYLÜL GÜNLERİNDE...
Aydoğan bir de 12 Eylül günlerine dair anekdotu aktarıyor: "Darbeden bir süre sonra hapishanede yakını olan biri görüşe giderken, armağan olarak bir Ruhi Su kaseti götürmek ister ve sorun çıkmasın diye Yunus Emre kasetini götürür. O zamanlar cezaevine götürülen her kaset önce dinlenir, sonra ya izin verilir ya da verilmezdi. Yunus Emre kaseti 'Bismillahirahmanirahim,' diye başladığı için de bir zararı olmaz diye düşünür. Kapıdaki er kaseti dinler ve izin vermez. "Neden," diye sorar giden görüşçü, "sadece türkü söylüyor," der. Erin cevabı manidardır: 'Türkü söylüyor ama bu adam başka söylüyor.' Gerçekten de öyle, bizim koromuz biraz da başka söylemek isteyenlerin geldiği bir yer."
|
