Bukalemun...
Gazete yapıyorsun... Çok satarsa, usta gazetecisin. Az satarsa, millet cahil.
Kitap yazıyorsun... Çok satarsa, büyük edebiyatçısın. Az satarsa, bu millet anlamıyor.
Ünlü bir yazar var... Çok satıyor. " İdam kaldırılsın mı, kaldırılmasın mı" tartışılırken, idamın insanlık suçu olduğunu söylüyordu... Sonra gün geldi, çok satan kitaplarının korsanı çıktı. Kopyalayıp, satıyorlar işportada... Bu hümanist yazarımız ne dedi biliyor musunuz? "Emeğimizi çalan bu kitap korsanları asılmalı."
Bir de ağabeyimiz var. Gazeteci. Duayen. O da, idam cezasının "ilkel kabilelere ait bir kavram" olduğunu yazardı hep... Bir gün, çok sevdiği bir arkadaşı, halk otobüsünün altında kaldı. Öldü. Duayen ağabeyimiz, "asın bu şoförü" diye yazdı.
"Çifte standart" tır bu ülkenin en büyük hastalığı... "Yanar döner" liktir. İşine geldiği gibi, "başın kıçın oynaması" dır. "Omurgasızlık" tır.
Bakın son örnek... Kurtlar Vadisi. Her gün "sınırsız özgürlükler" den dem vuran, AB'yi örnek gösterirken mangalda kül bırakmayan gazeteciler, sansürü nasıl da savunuyor... "Televizyon dizisi deyip, geçemeyiz. Senaryodur diyemeyiz. Polat Alemdar tiplemesine, alt tarafı rol diyemeyiz. Bu dizi, terörü teşvik ediyor, mafyayı özendiriyor. Ceza şart. Bu cezaya, sansür denemez. Aydınların, halka rağmen, halkı koruması lazım."
Halbuki... Aynı arkadaşlar, bir roman 301'den yargılanırken ne yazıyordu? "Kardeşim alt tarafı bir roman bu... Nasıl olur da, bir roman kahramanı Türklüğe hakaret eder? Gerçek bir insan değil ki bu... Roman kahramanına ceza vermek, sansürdür. Hukuk cinayetidir. Halkın tercihlerine ipotek konulamaz. Bu çağdışı kafayla AB'ye giremeyiz."
İki yüzlü denemez... Binbir surat bunlar, binbir surat.
|