Zico'nun kurtarıcıları
Van Gaal takımının yarısını Hollanda'da bırakmış. Üçüncü kalecisi ile oynayacak. Kulübede yedek kaleci hariç dört oyuncusu var. Ve bu adam bunları bildiği halde diyor ki; "Biz kazanmaya geldik." İki maç seyrettiler Fenerbahçe'yi... Kafalarında tereddüt kalmadı. Zico'dan o kadar emin ki, eksiklerinin eksikliğini hissetmeyeceğini biliyor. Buna bir de İspanyol hakemler eklenince Hollandalı'nın sözleri, "bazılarınınki" gibi vahiy niteliğini bırakıp, gerçek saptamalara dönüştü. Yenilen ilk gol ofsayt ile başlıyor. Yardımcının kararı devam. Skor 3-2, Deivid'i düşürüyorlar, karar yine "devam"... Ama maçın maskesinin arkasında sadece bunlar yok. Zico'nun pasaport komşuları (AlexDeivid) yine takımı dokuz kişi bıraktı. Maç bir anda 3-1'e geldi. Tribünler sıkıntılı ve top Alex'e geldiğinde ıslıklamaya, yuh çekmeye başladı. Öfke rüzgarı sert eserken Volkan'a da çarptı. Ve maç öncesinde tribünlerde bir ilk yaşandı, Migros'ta Fenerbahçeli taraftarları kavga etmesinler diye üç sıralık polis kordonu ayırdı. Çivisi oynayan sadece futbol takımı değil. Virüs taraftara da bulaşmış; insanlar Fenerbahçe kimliğinden ayrılıp, kişilerin seyircisi oluvermiş.
STRATEJİ BİLMEK GEREKİR Peki Zico'yu bu öfke selinden kim kurtarıyor? Uğruna dağları deldiği Alex değil elbette... Kulübe müdavimi yaptığı Tümer... Takımı bir lokomotif gibi karşı sahaya taşıyıp, maçı bırakan seyirciyi de gür sesiyle sahaya kim geri getiriyor? Hangi formayı giydiğini iyi bilen Tuncay Şanlı... AZ Alkmaar takımını bir maç değil, yarım saat göz ucuyla süzen, iyi bir futbol adamının vereceği kararlar basitti. Bunları bırakın. Gazeteler ve ekranlarda bu işe bir ehil olanların yaptığı yorumlar sanki kopyalanmış gibi aynıydı; "Müthiş pas yapan, sahayı iyi kullanan, gole çok yatkın bir takım." Çift etaplı bir seride, yarını düşünerek oynamak için strateji bilmek gerekir. Böyle bir takım karşısına önce arkanızı sağlama alarak çıkacak, eksiklerinizi dikkate alarak oynayacaksınız. Ama Kiev'e, kendi sahasında oynadığı Rizespor maçı on biri ve taktiği ile gidenden, ne beklenir ki? Bu büyük taraftarı, 100. yılında böyle bir hocanın elinde, böyle futbol oynayan bir takıma mahkum edenlerdir esas konuşması gerekenler ama, nerede? Onların öncelikli sorunu tribünler olmuş. Kimin geleceğini, kimin gideceğini önemsiyorlar.
|