Akaryakıt kaçakçılığı Başbakan'ı rahatsız ediyor
Başbakan Erdoğan'ın parti grubunda yaptığı konuşma ile yeniden ülke gündemine giren akaryakıt kaçakçılığı üzerindeki sır perdesinin aralanması gerekiyor. Başbakan Erdoğan, 48 ülkeden ithal edilen akaryakıt kayıtları istendiğini ve bunlardan 31'inden gelen yanıtlar incelendiğinde Türkiye'nin bu 31 ülkeden 2.5 yıl içinde 28 milyar dolarlık petrol ithal ettiği, ancak kendi kayıtlarımız incelendiğinde ise bu rakamın ancak 9.3 milyar dolara ulaştığı, daha bilgisi gelmeyen diğer 17 ülkeden yapılan ithalata rağmen aradaki farkın 18.7 milyar dolar olduğu ifade edilmekte. Ben diğer 17 ülkeden gelecek olan rakamlardan ari olarak merak ediyorum, acaba bu aradaki fark nerede buharlaşıyor? TBMM akaryakıt kaçakçılığını araştırmak için bir komisyon kurdu. Bu komisyonda çok önemli bilgi ve belgelere ulaşıldı. Ancak bu rapor şu ana kadar görüşülmedi ve çözüm yolunda bir adım atılmadı. Sanki bir el akaryakıt kaçakçılığının ortaya çıkmasını engelliyor. Gümrüklerden ve Dış Ticaretten sorumlu Bakan Tüzmen, TV programlarında diyor ki, "Kaçak petrol gümrük kapılarından değil, denizden geliyor." Peki denizden geldiğini biliyorsanız, bunun önlemini almak da yine sizin göreviniz değil mi? Onları, defilesini zevkle izlediğiniz Fatime Lopes mi yakalayacak?
Soruşturma tıkanıyor Akaryakıt kaçakçılığında sık sık gündeme gelen Gebze ve İzmit gümrüğüdür. Gebze'de bir akaryakıt kaçakçılığı iddiası üzerine Bakan olarak emrindeki müfettişi görevlendiriyorsun. Müfettiş gidip inceleme yapıyor ve raporunu hazırlıyor. Müfettiş raporunda diyor ki, 'Kaçakçılığın boyutu çok yüksek, ucu da bizim Bakanlığımız'ın en üst makamına dayanıyor. Benim amirlerimi soruşturma yetkim yok. Bakan olarak onay ver bu konuyu Başbakanlık Teftiş Kurulu incelesin' Peki Bakan Tüzmen bu rapor üzerine ne yapıyor? Bu raporu yazan müfettişi ve Teftiş Kurulu Başkanı'nı görevden alıyor. Kaçakçılık iddiasının dayandığı Müsteşar Vekili Mehmet Şahin hakkında hiçbir işlem yapmıyor . Sonunda ne oldu dersiniz? Danıştay ilgili dairesi oy birliği ile Bakan Tüzmen'in soruşturmaya onay vermediği Müsteşarvekili Mehmet Şahin'in yargılanması gerektiğine karar veriyor.
İstifa bir senaryo Asıl komedi bundan sonra yaşanıyor. Bu kararın ertesi günü Gümrük Günü nedeniyle yapılan bir törende, televizyonların pembe dizilerine konu olabilecek bir senaryo gereği, Müsteşarvekili Mehmet Şahin konuşması sırasında basının önünde istifa ettiğini açıklıyor. Bakan Tüzmen ise konuşmasında, yolsuzlukla suçlanan Müsteşarvekilini öve öve bitiremiyor ve onu nadasa bıraktığını açıklıyor. Bakan, Müsteşarvekilinin dönüşünün muhteşem olacağı mesajı vermesini de ihmal etmiyor. Bakanlık kulislerinde Bakan'ın bu konuşmasını, Bakanlıkta birilerinin 'bizi bir an önce kurtarın, yoksa her şeyi ortaya dökerim' mesajını vermesi sonucu yapmak zorunda kaldığı konuşuluyor. Bunlar elbette iddia. Kişiler hakkında kesin kanaat için yargılama sonucunu beklemekte yarar vardır.
Sakıncalılara müsteşarlık Gümrüklerden sorumlu idarenin mahkemelerdeki akaryakıt kaçakçılığı davaları ve son Müsteşarvekili'nin böyle bir gerekçeden dolayı azlini istemesi ve bu kadar çok Müsteşarvekili idareciyi eriten bir kurumda, kurum hafızası ve istikrar ile hassas konularda takip ve sonuç alma süreci nasıl oluşturulabilir ya da böyle bir uygulama ile Sayın Kürşat Tüzmen nasıl bir sonuç murad ediyor? Akil kimseler de benim gibi düşündüğünde, muhtemelen bir sonuca ulaşamayacak, ancak uygulayıcı Sayın Tüzmen'in mutlaka bu konuda bir bildiği ve bir öngörüsü de vardır. Belki de Sayın Bakan'ın bildiği, bizim bilmediğimiz derin timler vardır. Başbakan Erdoğan da bu durumdan rahatsız olmuş olacak ki, ülkemizin kendi kaynakları dışında konuyu anlayabilmek ve gerçekleri ortaya koyabilmek için petrol ithal ettiğimiz ülkelerin kendi kayıt ve verilerini bilmeye ve değerlendirmeye ihtiyaç hissetmiş olsa gerek. Önümüzdeki günler sanıyorum akılda cevapsız kalan bazı soruları ve karanlık noktaları aydınlatmaya ve cevaplandırmaya gebe olsa gerek.
|