Mekke mutabakatı
Henüz tam olarak ayırdına varılmasa da Irak savaşının önemli sonuçlarından birisi Filistin meselesinin bölgenin siyasal sorun odağı olmaktan çıkmasıydı . Ortadoğu siyasetinin ağırlığı Körfez bölgesine doğru kaydı . Ortadoğu'daki güç dengelerinin Irak savaşı nedeniyle köklü bir şekilde değişmesi, ŞiiSünni kutuplaşmasının yarattığı gerginlikler ve kaygılar bu bir türlü çözülemeyen bu meselenin arka plana atılması sonucunu yarattı. Filistin meselesinin özellikle kamuoyları indindeki duygusal boyutunda bir azalma olmadı. Ancak bölge siyaseti açısından şu sıralarda öncelik meselenin çözülmesine verilmiyor. Hedef Filistinlilerin iç savaş batağına girmelerinin önlenmesi ve Sünni devletler açısından İran-Hamas ekseninin kırılması. Hamas'ın geçen yıl, seçim sisteminin de azizliği sayesinde iktidara gelmesiyle Filistin ve Ortadoğu siyasetinde yeni bir evre başlamıştı. Dünyanın büyük bölümünün terör örgütü diye tanımladığı İslamcı bir örgüt bir Arap ülkesinde gerçekleştirilmiş en açık ve adil demokratik seçimlerle iktidarı üstleniyordu. Üstelik kendisinden beklenen adımları atmaya niyeti de yoktu . İsrail'i tanımadığı, terörden vazgeçmediği ve Filistin Yönetimi'nin İsrail ile yaptığı anlaşmaları tanımadığı için Hamas hükümeti ekonomik boykotla karşılaştı. "Dörtlü" den gelen yardım paralarına, İran ve Arap ülkelerinden akan kaynaklara rağmen, vergilerine İsrail tarafından el konulan Filistin Yönetimi'nin geliri yüzde 31 oranında azaldı . Daha kötüsü İsrail'e füze saldırılarının sürmesi, bir askerin kaçırılıp rehin alınması sınırların kapanması, İsrail'in yeniden Gazze'ye girmesi gibi sonuçlar yarattı. İsrail baskısının yanı sıra Hamas ile el Fetih arasında başlayan iktidar mücadelesi şiddetini arttırarak iç savaş boyutlarına ulaştı. Son iki ayda taraflar arasındaki çatışmalarda 100 kişi hayatını kaybetti. Filistinlilerin birliği ciddi şekilde bozuldu.
Tam bir muğlaklık şaheseri Hamas'ın tecrit edilmesi yalnızca Batı'dan ve hatta Rusya'dan kaynaklanan bir olgu da değildi. Yerleşik Arap rejimleri de çok farklı bir sosyal dinamiği temsil eden İslamcı örgütün başarısından rahatsız olmuşlardı . Dolayısıyla onlar da Hamas'ın başarısızlığını istediler . Özellikle Hamas'ın İran kontrolünden çıkması Arap rejimleri açısından önem taşıyordu. Suudi Arabistan'ın ön ayak olmasıyla Mekke'de gerçekleştirilen mutabakat bu bakımdan hedefi tutturdu. Mekke Mutabakatı aslında bir muğlaklık şaheseri. Hamas bugüne dek atmadığı adımları atmak için herhangi bir taahhütte bulunmuyor. İsrail'i açıkça tanımıyor, terör eylemlerinden vazgeçme sözü vermiyor. Buna karşılık Hamas'tan İsmail Haniye başbakan olarak kalsa dahi hükümet bir Hamas hükümeti olmuyor. Dahası Hamas Arap Birliği'nin barış karşılığında İsrail ile ilişkileri normalleştirmeyi içeren 2002 yılındaki kararına ve Filistin Yönetimi'nin yaptığı anlaşmalara saygı göstermeyi, bunlara doğrudan atıfta bulunmadan, kabulleniyor. Mutabakatın taraflarca nasıl okunacağı veya bu mutabakatın hayata geçirilip geçirilmeyeceği belli değil . Ancak bu mutabakat sayesinde Suudi Arabistan Hamas'a yönelik kendi boykotunu kaldırma imkanına kavuştu. Bu şekilde de örgütü İran etkisinden uzaklaştırabileceğini hesaplıyor . Genelde arka planda kalmayı tercih eden Suudi Arabistan'ın son zamanlarda ön planda diplomatik hamleler yapmasının ana sebebi de bu zaten. ABD'nin Irak fiyaskosunun İran'ı güçlendirmesi, Arap siyasetinin bir ŞiiSünni kutuplaşmasına gitmesi Suudileri kaygılandırdı. Bu nedenle İran'ın zemin kazanmasını önlemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Benzer şekilde İran'ın güçlenmesinden rahatsız olan İsrail ile de bu nedenle zımnen bir işbirliği içindeler. Mekke mutabakatını, hele ABD bir çözüm iradesi göstermezse, uzun yoldaki ilk adımlardan biri olarak görmek ve çok heyecanlanmamak herhalde yerinde olacaktır.
|