|
|
Haftası sekiz gün gibi
BAĞIŞ ERTEN / EUROSPORT GEN. YAY. YÖN., RADİKAL YAZARI.
Nick Hornby'nin Fever Pitch Futbol Ateşi) kitabının çevirmenliği, CNN Türk'te futbol programı, Eurosport'ta yöneticilik yapan; üç saate yakın süren tenis maçlarını sunan, Radikal'de spor yazarlığı yapan federasyonun TamSaha dergisine makaleler hazırlayan Bağış Erten, son iki yılda 132 maçı da stattan izledi. Tabii akla hemen "Bağış Erten'in haftası kaç gün sürüyor, onun saatiyle bizimki aynı mı işliyor?" sorusu geliyor... Bir koltukta birçok karpuz taşıyan Erten'in yorumları şöyle: "Ben futbolseverler açısından, maça gitmenin başka hiçbir şeyle mukayese edilmeyecek kadar önemli olduğunu düşünenlerdenim. Görevim gereği sürekli maçlara gidiyorum, ama halimden de çok memnunum. Geçen sezon 65, bir önceki sezon da 67 maça gittim. Gittiğim bütün maçlarla ilgili bir şeyler hatırlıyorum ama TV'den izlemek aynı şey değil. Çünkü TV'de izlerken beklenti ve algı farklılaşıyor. TV futbolu ayrı bir kategori. Orada sadece maçın kalitesi sizi ilgilendiriyor, action'a bakıyorsunuz, şöhretlere bakıyoruz. Dolayısıyla hep en iyisini talep ediyorsunuz. Atmosfer, futbol takımıyla kurulan özel ilişki, tribünlerin tadı, şarkılar, şakalar, yanınızdakiler... Bunların hiçbiri yok. Bir tek 'hardcore' futbol var karşınızda. Ben hafta sonu elimden geldiğince çok maç izliyorum. La Liga'yı, Premership'i ve Bundesliga'yı kaçırmamaya çalışıyorum. Arada Serie A ve League 1'a da bakıyorum. Bütün liglerin özetlerini CD'lere kaydediyorum, arşivliyorum. Eurosport'un Eurogoals
programının tutkunuyum. UEFA Kupası ve Şampiyonlar Ligi'nin her karesini seyretmeye çalışıyorum. Latin Amerika'ya biraz uzağım. Ama ona da yan gözle bakıyorum. Bütün bunlar benim futbol görgümü ve oyun hakkındaki teorik bilgimi artırıyor. Ama maça gitmek bambaşka. Seyretmediğim zaman değil, gitmediğim zaman boşluk oluyor hayatımda."
|