|
|
Bu konser mutlaka TV'de yayınlanmalı
Pazartesi akşamı AKM'deydim. Tarabya ve Çamlık Lions derneklerinin "Bebekler Kör Olmasın" kampanyasına destek olmak ve bu amaçla konser veren dünyaca ünlü piyanistimiz Tuluyhan Uğurlu'nun sihirli parmaklarından nasibimi almak için... Hiç abartmıyorum, bugüne dek izlediğim en "etkileyici" konserdi. Tuluyhan Uğurlu, İstanbul'un tarihini, coğrafyasını, kültürünü enfes besteleriyle müzikal bir belgesele dönüştürmüş ve CD olarak basmış. Ayrıca her karesi ayrı birer görsel şölen niteliğindeki multivizyon gösterisiyle de tatlandırmış. Buna bir de Uğurlu'nun eski gazeteci menajeri Mine Baykara'nın enfes metinleri de eklenince ortaya bir şaheser çıkmış. Yine hiç abartmıyorum, "Dünya Başkenti İstanbul" çalışması, bu kentin insanlarına sunulmuş, en az Boğaziçi Köprüsü ya da Tüp Geçit kadar "önemli ve değerli" bir eserdir. Çünkü sadece Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlamakla kalmıyor, farklı kültürlerde yetişen insanların kalpleri arasına da köprü kuruyor. Konser sırasında en çok etkilendiğim, bir hafızın okuduğu "Sala"nın ardından gelen Hıristiyan Bizans ilahileri ve hemen arkasına bağlanan Musevi dini müzikleriydi. Bir hafta önce Hrant Dink'in cansız bedeninin kaldırımlarına serildiği bu şehir, yüzyıllardır farklı din, kültür ve medeniyetleri bir arada, barış içinde yaşadığı gerçek bir dünya başkentiydi. Ama ne yazık ki bugün adı neredeyse "terörün başkenti" olarak anılıyor. Mimar Sinan'ın sabaha karşı, bugünün İstanbul'unda dolaştığı bölüm ise yüreğime ok gibi saplandı. Koca Sinan, tüm eserlerinin afetlere direnip, hâlâ dimdik ayakta kalmasından dolayı gururluydu. Ama bir tek şeye içerliyordu. Kentin yeni köprülerinden, havaalanlarından hiçbirine isminin verilmemesine.... Haklıydı. Hem de sonuna kadar. Konser boyunca içimden hep, "Bu şahane gösteri, bir kaç yüz kişinin ayrıcalığı olarak kalmamalı. Mutlaka bir televizyon kanalından yayınlanıp, milyonlarla paylaşılmalı" diye geçirdim. Buradan kanal yöneticilerine sesleniyorum. Ne yapıp, edip bu muhteşem konseri izleyin. Eminim ki, kayıtsız kalamayacaksınız. (Hatta konserin reklam geliri, prematüre bebeklerin göz sinirlerinin gelişimini sağlayacak Ret-Cam cihazının İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağışlanması için yürütülen kampanyaya aktarılması ne kadar şık olur.) Konser biter bitmez, gecenin o saatinde kendimi Boğaz'a attım. Şehirler Sultanı'nın o yakamoz çeşnili deniz kokusunu en yakından duyabileceğim iskelelerine indim, ışıltısını tüm görkemiyle izleyebileceğim tepelerine çıktım. O anda aklımda ne trafik, ne kapkaç, ne terör vardı. Saatler boyunca, o yıllardır ihmal ettiğim İstanbul ile seviştim. Lions'un kampanyasının adı "Bebekler Kör Olmasın"dı. Ama konseri izledikten sonra en çok benim gözüm açıldı. Tuluyhan Uğurlu ve arkadaşları, içinde yaşadığım ama farkına varmadığım bu muhteşem şehri ilk kez bu kadar "net" görmemi sağlamışlardı.
|