  |
|
Kıbrıs'ta son durum
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Talat'la, Kıbrıs'ta gerilimin tırmandığı bir günde öğle yemeğinde bir araya geldik. Birleşmiş Milletler aracılığıyla bir çözüm formülünü destekleyen Talat'ın, Kıbrıs Rum Kesimi'nin tutumu nedeniyle sıkıntılı bir dönem yaşadığı anlaşılıyor. Kuzey Kıbrıs'ta Türkiye'nin ve özellikle Silahlı Kuvvetler'in belirleyici bir rol oynadığı algısının tüm dünyada ağır bastığını anlatan Talat, Güney Kıbrıs'ta aynı durumun fazlasıyla söz konusu olduğunu, ancak Rumların bunu başarıyla gizlediğini söyledi. Talat, Güney Kıbrıs liderliğinin ağır basan milliyetçi tutumunun toplumda büyük korku yarattığını, komünist AKEL'in de desteklediği bu tutum yüzünden Rumların Türk kesimine mesafe koymak zorunda kaldığını söyledi. Talat, bu konuda örnekler de verdi. Mesela, KKTC'de yayınlanan gazeteler Güney Kıbrıs'ın resmi ilanlarını bile yayınlıyor, ancak Rum gazeteleri küçük bir Türk bakkalın ilanını yayınlamaya cesaret edemiyor. Aynı şekilde Kuzey radyolarında Rum şarkıları serbestçe çalınırken, Güney'de tek bir Türkçe şarkı bile çalınmıyor. Bu konularda bir yasak mı var? Hayır. Ama liderliğin milliyetçi ve Kuzey'i dışlayıcı tavrı o kadar belirleyici ki, kimse bu sınırların dışına çıkmaya cesaret edemiyor. Rumlar bu konuda taviz vermez bir tutum içinde. Mesela 50 Türk öğrencinin yaşadığı Limasol'de hala bir Türk okulu yok. Üstelik Rumlar 10 yıl önce BM'ye bu konuda söz verdiği halde yok. 18 ortaokul ve lise, 15 de anaokulu ve ilkokul öğrencisinin yaşadığı Karpat'ta ise anaokulundan liseye ulaşan bir eğitim sistemi var. Üstelik bu okulların müfredatını Rum kesimi belirliyor, KKTC müdahale etmiyor, hatta denetlemiyor bile. Talat'a göre bu, halkın kendi tercihi sonucu geliştirdiği bir tavır değil. O yüzden iki halkın bir arada yaşama olanağının tamamen ortadan kalkmadığını düşünüyor. Elbette yukarıdaki tabloda adadaki Türk askerlerinin varlığı nedeniyle kendine güveni yüksek bir Türk toplumu ile 1974'te topraklarını bırakıp kaçmak zorunda olan Rumların psikolojisinin de etkisi var. Ama yine de Rumların dışlayıcı bir milliyetçilik tavrı içinde oldukları gerçeğini değiştirmiyor. Geçen her günün bu ayrılığı perçinlediği görülüyor. Uluslararası sistem her anlaşmazlık sonucu toplumların bölünmesine sıcak bakmıyor. Ancak Rum kesiminin Türklerle bir arada eşit koşullarda yaşama hakkını kabul etmemesi seçeneği giderek zorlaştırıyor. Türkiye çözümden yana görünen tavrını sürdürdükçe, KKTC'nin Rum kesimiyle birlikte veya ayrı ayrı ama eşit koşullarda var olma hakkını elde etme yolunda elini de güçlendireceği kesin görünüyor.
|