|
|
Ajda'dan bedava Fransızca kursu (!)
Dün rezillikleri yazmaktan Profesyonel'in "teknik" değerlendirmesini yapmaya fırsat bulamamıştım. Öncelikle söylemeliyim ki, Ozan Çolakoğlu ve orkestrası mükemmel bir iş çıkartıyor. Ayrıca programın koreografları da insanüstü bir çabaya girişmişler. Umarım bu özen ilk haftayla sınırlı kalmaz. Dekor kullanışlı ama ışık kötüydü. Ebru Akel ilk başlarda ya heyecandan ya da stüdyoda sessizliğin bir türlü sağlanamamasından olsa gerek sürekli bağırdı. Masa örtüsüne sarılmış bacakları ise ha bire rol çaldı. Jüriye gelince: Seçimler genellikle ünlü sanatçılardan yana kullanılınca yorumlarda "halka şirin görünme, izleyici kaybetmeme" kaygısı öne çıkıyor. Buna rağmen Osman Yağmurdereli babacanlıkla, kulak çekicilik arasındaki tatlı-sert dozu iyi tutturuyor. Ajda Pekkan her zamanki gibi "cool kadın" olmakla, "halka yakın durmak" arasındaki yolda zig zag çizip, duruyor. Popstar Alaturka'da Bülent Ersoy sayesinde Osmanlıca'mızı ilerletmiştik. Profesyonel'de Ajda Pekkan sayesinde Fransızca öğreneceğiz. Süperstar, "Entelasyon, modülasyon" dedikçe koşup koşup sözlüğe baktım! "Bu, jürinin konsorsiyumuna bağlı bir durum" dediğinde ise karşısında yorumu dinleyen gencin yüzünü görmek isterdim doğrusu! Müslüm Baba ise programın el freni gibi. Söz sırası ona geldiğinde ben mutfağa gidip, çayımı tazeliyorum. Döndüğümde, başladığı cümleyi bitirmemiş oluyor!.. Bir Türk Sanat Müziği ya da fantezi müzik yarışmasında sözü dinlenebilir. Ama işin içine R&B, Hip Hop, Rock, House türü müzikler girince, Müslüm Baba şaşkın şaşkın bakıp, "Yolun açık olsun evladım" demekle yetiniyor. Akademi Türkiye'deki "İngiliz mürebbiye" haliyle tepki almasına rağmen, o dönem yarışmanın en ilgi çekici jüri üyesi olmayı başaran yapımcı Pelin Akat nispeten daha ılımlı ve hoşgörülüydü. Ama buna rağmen Ela adlı pimi çekilmiş bomba, elinde patladı. Ve yarışmacılar: Demet, Işın Karaca'nın diyete girmiş hali. Mert, yarışmanın en istikbal vaat eden ismi. (Tabii eteğine iliştirdiği sahte dolarlar yüzünden içeri alınmazsa!..) Hele Ajda Pekkan'a verdiği "Sizin evinizde mutfak perdesi olmaya razıyım" yanıtı, çok zekiceydi. Karşılığında Ajda'dan hemen birlikte albüm yapma teklifi alıverdi. Mustafa, Justin Timberlake gibi giyinip, Emre Altuğ'dan "Olmuyor"u okuyunca olmuyor tabii... İlk haftanın birincisi Müge'nin sesinin üzerine Nilüfer'in feri, görüntüsünün üzerine ise Gül Gölge'nin gölgesi düşmüş gibiydi.
AKLIMIZDA HEP AKADEMİ Veli'yi dinlerken nefes nefese kaldım, içim daraldı. Burcu'nun sözlerini yazdığı şarkıları duyunca, kulaklarıma inanamadım. Böyle bir yeteneğin şarkı yarışmasında şans aramaması gerekirdi. 37 yaşındaki Engin biraz geç kalmış gibi. Ama 40'ından sonra şöhreti yakalayan Kayahan örneği önümüzde dururken, umutsuzluk niye? Ela'ya tahammül etmek için jürinin sakinleştirici alması gerekiyor. Suzan'ın iyi bir sesi var. Zaten öyle olmasa Erol Evgin'in vokalisti olamazdı. Tunç, iyi bir altyapıya sahip. Ama bizim memlekette "bir işin hocası olmak" neye yarıyor ki? Bu arada orkestradaki hanım vokalist, sanırım birinciliğe gözünü dikti. Sesini biraz geride tutmasında fayda var. Profesyonel, iyi niyetli bir çalışma. Bu hafta pazar günündeki kaosun içinden çekilip, cumartesiye alınacak olması da olumlu. Ancak bence atv'nin yapacağı en akıllıca iş, bilinmedik sularda macera arayacağına, başarısı tescilli Akademi Türkiye formatını aynen uygulamak olmalıydı.
|