| |
|
|
Bazen umutlarım kırılıyor!..
Araba, Plaza Otel'in hemen yanındaki aralıktan çıktı. 10 metre içinde en sağ şeritten, ötekilerin yolunu keserek en sola geçti ve orada duran koskoca işarete rağmen, yasak U dönüşü yaptı.. O sırada kavşağın içinde iki de trafik polisi duruyordu. Trafik polisleri hemen ordayken, 30 saniye içinde 3 trafik kuralını ihlale cesaret etme.. Hatalı şerit değiştirme, tehlikeli araba kullanma ve yasak dönüş yapma.. Pervasızlığı görüyor musunuz?.. Daha birkaç gün evvel, ekip otosunun hemen yanından sıyırarak kırmızıda geçen taksiyi yazarken "Devletin bittiğinin resmidir" demiştim.. Polis oradayken dahi pervasızlık, umursamazlık, aldırmazlık.. Bu defaki çok daha beter.. Sadece işlediği trafik suçları bakımından değil.. Durum daha da kötü.. Çünkü bu suçu işleyen araba benim. Kuralları ve polisleri hiçe sayarak 30 saniyede 3 trafik suçu işleyen sürücü, benim şöförüm.. Düşünebiliyor musunuz?. Nerdeyse Allah'ın günü trafikle uğraşan, yazdıkları ciltler dolusu kitap olabilecek Hıncal'ın, iki günde bir, kuralı ihlal eden birinin plakasını açıklayan, teşhir eden Hıncal'ın şöförü en başta, bu kentin trafik katillerinden.. 10 yıldır kendi adamıma öğretememişim kurallara saygılı vatandaş olmayı.. Hadi gelin de umutlu olun bundan sonra.. Kavşaktaki trafik polisleri o sırada bir başka sürücüyü kenara çekmiş onunla konuşuyorlardı. Bizi görmemiş olabilirler ya da görmezden gelmişlerdir, bilemem.. Bildiğim Ercan'ın kuralları ve polisleri umursamadığı.. Neden?.. "Ben Hıncal Uluç'un şöförüyüm. Bana elleşemezler nasılsa.." Ya da.. "Ceza yesek bile Hıncal Bey öder. Bana dokunmaz.." Veya.. "Herkes her an kural ihlal ediyor. Allah'ın enayisi ben miyim?." Peki niye şöyle düşünmez Ercan.. "Benim patron her gün trafik yazıyor. Bu da bana çok büyük bir sorumluluk yüklüyor.. Örnek olmalıyım herkese.. Beni kural ihlal ederken bir kişi görse bile, patronu küçük düşürürüm. 'Ele verir talkını, kendi yutar salkımı' derler. Hıncal Bey saygınlığını yitirir. Benim kural ihlal etme özgürlüğüm olamaz.." Abartmıyorum, en az 100, 300 kez Ercan'a "Bu araba tek bir trafik kuralını dahi ihlal etmeyecek" diye talimat verdim. Yanında oturan koruma Mehmet'i de en az 100 kez uyardım.. "Yanında oturuyorsun. Uyar, kural ihlal etmesini engelle.." Mehmet bir sfenks.. Daha bugüne kar tek müdahalesini görmedim Ercan'a.. Ercan, bildiğini okumaya kararlı.. Herhangi bir İstanbul sürücüsünden farkı yok.. Zerre bedel ödemediği için bildiğini yapıyor.. Ama bundan sonra ödeyecek. Ben fahri trafik müfettişiyim. Kendi elimle yazacağım suç belgesini ve yollayacağım.. Ceza benim plakama gelecek, ama onun maaşından keseceğim.. Böylece hiçbir suçunun cezasız kalmayacağını görecek. Bakalım o zaman böyle pervasız araba kullanmaya devam edecek mi?. Kural tanımazlığın baş sebebi bu.. Ceza, bedel ödeme korkusu yok, İstanbul sürücülerinde..
34 MZR 42 plakalı arabanın sahil yolunda yarıştığını yazmıştım. Yakup S. Adlı okurum mail göndermiş.. "Araba benim. Ben o saatte evimdeydim, arabam garajdaydı. Ya yanlış plaka yazdınız, ya İstanbul'da çok rastlanır oldu, çift plaka var, ben kurbanlardan biriyim" diyor. Arabada üç kişiydik o gece.. Plakayı hepimiz gördük. Ben kodlayarak yazdırırken, herkes de bakıyordu. Araba siyah bir Mercedes'ti.
|