|
|
Gönülden gönüle köprü kurmak
Star TV'deki Köprü dizisini izlerken, Vali Faruk Yazıcı'ya (Gerçekte merhum Recep Yazıcıoğlu) bir kez daha hayran oldum. Erzincan Valisi'nin biricik kızı, Eskişehir'deki Anadolu Üniversitesi'nde okuyordu. Arkadaşlarıyla birlikte YÖK'ü protesto eylemine katıldı ve polis tarafından gözaltına alındı. Sorgusunda polis memuru "Baban ne iş yapıyor?" diye sordu. Kız "Devlet memuru" dedi. Polis ikna olmamıştı. "Tamam anladık da ne memuru?" diye tekrar sordu. Kız, utana sıkıla yanıtladı: "Vali!.." Sorgucu polisler şaşkınlıkla birbirlerine baka kalırken, kızın tutuklandığı haberi Erzincan'daki valilik binasına ulaştı. Vali yardımcısı hemen amirine "Eskişehir vali muavini benim devre arkadaşımdır. İsterseniz bir telefon edeyim" dedi. Ancak Vali Yazıcı reddetti ve eşini de yanına alıp, cipine atladığı gibi Eskişehir'in yolunu tuttu. Nezarethanedeki kız, ziyaretçisi olduğunu öğrenince şaşırdı. Gelenler, vali babası ile annesiydi. Nezarethanedeki diğer öğrenciler, "Tamam yırttı işte, vali kızının burada kalacak hali yoktu ya" dediler. Vali, kızına "Gel buraya" dedi. Kızı karşı çıktı: "Gelemem baba, buraya arkadaşlarımla beraber geldim. Onları bırakamam." Babası gülümsedi: "Seni götüreceğimizi mi sandın şımarık şey? Buraya sadece sana sarılmak için geldik. Seni ve arkadaşlarını bu eyleminizden dolayı kutlamak için..." Ve Vali bey, kızına sarılıp, öptükten sonra yanındaki başkomiserin şaşkın bakışları arasında tekrar Erzincan'ın yolunu tuttu... Yazıcıoğlu'nun Karasu'ya diktiği köprü sadece bir semboldü. O, yaşadığı dönemde en büyük köprüyü, kendi yüreğiyle halkının vicdanı arasına kurmuştu. Bu sahneyi izledikten bir gün sonra ana haber bültenlerinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in, kendi adını kullanarak haksız kazanç sağlamaya çalışan yeğeni Sezai Şahin'i polise şikayet ettiği haberine rastladım. Aklıma trafik çevirmesinde polise takılınca "Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" diye diklenen milletvekili ve bürokrat çocukları geldi. Ve onları bir telefonla nezaretten çıkartan babaları... Merhum Yazıcıoğlu ve Bakan Şahin sayesinde içime umut tohumları serpildi. Yoksa yarınlar adına hayal kurmakta acele mi ettim? Zira bir dönem Başbakan'ın yeğenine hayali ihracat davaları açılan bir ülkede insan umutlanmaya bile korkuyor da...
|