| |
|
|
'Şiire sansür' mü, 'korsana dur' mu?
Bu tartışma önemli. Çünkü önümüzdeki dönemde benzeri tartışmaları daha fazla ve daha yoğun biçimde yapmak zorunda kalacağız. Olay şu: Yapı Kredi Bankası'nın bünyesinde yer alan ve Raşit Çavaş tarafından yönetilen Yapı Kredi Yayınları, hakları kendisine ait olan şiirlerin, internet siteleri tarafından yayınlanmasına 5 Ocak 2007'den beri yasal tedbirle engel oluyor. Bu şiirler kime ait? Mesela: Nâzım Hikmet, Cemal Süreya, İlhan Berk, Ece Ayhan ... Şiir sitelerini yönetenler de itiraz ediyor: " İyi ama biz bundan maddi bir çıkar sağlamıyoruz... " Bu itiraz geçerli mi? Karar vermek için önce bir kitap nasıl ortaya çıkıyor, ona bakalım... Yayınevinin bir kitabı yayınlaması için şu tip aşamalar var: 1) Yazara yüklü miktarda ödeme yapılarak telif hakları satın alınıyor. 2) Ya da yazarla satılan kitap başına belli bir 'yüzde' karşılığı anlaşma yapılıyor. (Yazar hayatta değilse varisleriyle...) Ardından üretim süreci başlıyor: Bir metin (roman, şiir, öykü, araştırma, deneme, vb.) önce diziliyor... Ardından düzeltmesi yapılıyor... O arada birileri kitabın kapağını tasarlıyor... Gerekirse çizimler yapılıyor, fotoğraflar çekiliyor... Sonra kitap matbaada basılıyor... Dağıtıcıya teslim ediliyor... Dağıtıcı her kitap başına belli bir yüzde alıyor... Yukarıda bir sürü iş saydık. Bu işler 'kendiliğinden' olmuyor. Hepsi para demek: Dizdirdin para... Çizdirdin para... Bastırdın para... Mekân para... Elektriksu para... Para... Para... Para... Ama sonra ne oluyor? Onca para harcanarak hazırlanmış metni (burada 'şiir'), birileri zahmete katlanmadan internetten bedavaya yayınlıyor. Böylece yayınevinin ticari menfaatini zedelemiş oluyor. Çünkü birçok kişi, kitabı satın almak yerine, şiirleri internetten okuyor. Şiir sitesi sahipleri para kazanmıyor olabilir. Aksi ispatlanana dek iyi niyetlerinden kuşku duymam... Ancak yaptıkları uygulama, binlerce lira harcayarak o kitabı üretmiş olan yayınevinin zarar etmesine yol açıyor. Olur mu böyle şey? Kabul edilebilir mi? Elbette edilemez! Ama bakıyoruz, mesela Milliyet yazarı Melih Aşık, bu tartışmaya değinen ve " Şiir, şairin elinden çıkar çıkmaz artık toplumun malı olmuştur " diyen gazeteci, yazar, şair Atilla Aşut'un mesajına yer veren yazısına "Şiirlere sansür" başlığını koyuyor. Melih Abi'ye soralım: Acaba burada yapılan; ' şiire sansür' mü, yoksa ' korsana dur' mu? İşin komiği, Atilla Aşut'un, ' Acının Külrengi' (Serander Yayınları) adlı bir şiir kitabı var ve bunu tanesi 5 liradan satıyor! Yapı Kredi Yayınları'na karşı ' solcu' kesilen Aşut, iş kendisine gelince ' sağcı' oluvermiş. Madem bir şiir, şairin elinden çıkar çıkmaz toplumun malı oluyor, niye satıyorsun da bedavaya dağıtmıyorsun birader? Satıyorsun, çünkü üretirken para, emek, zaman harcadın. Onu para karşılığı satmak senin hakkın. Aynı şekilde Melih Aşık'ın da ' Açık Pencere' ( 1-2 ) kitapları piyasada satılıyor. Tanesi 15 lira. Melih Abi'nin köşesine çizgileriyle katkıda bulunan Ercan Akyol'un karikatürlerinden derlenen ' Çiziyorum 2004' de 9 liradan satılıyor. Yazılar gibi çizgiler de toplumun malı değil mi? Söyleyin İthaki ve Bileşim yayınlarına, bedavaya dağıtsınlar. Aramızda paranın lafı mı olur? Ya da satmayın, koyun internete vatana millete hayrınız dokunsun.
|