|
|
İlk gece, ilk gece olmak zorunda mı?
Alın size yeni bir tartışma konusu: İlk gece, ilk gece olmak zorunda mı? Bilmece gibi gelmesin, anladınız ne demek istediğimi. Bekaret hâlâ önemli toplumumuzda. Erkekler evlenecekleri kadının ilk erkeği olmak istiyor, kadınlar da 'neden, niye?' diye sormadan boyun eğiyorlar bu isteğe. Soran da sorduğuna pişman ediliyor. Böylece başlıyor ayrımcılık. Erkeğin her şeye hakkı var, kadının yok! Kadın evlenmeden sevişemez, evlenmezse hiç sevişemez, kimsenin umurunda değil. Erkeğin cinselliğini yaşamamasına üzülen toplum, kadının yaşamasına kızıyor! Tabii 'Bu nasıl bir iki yüzlülük' diye sormazsa kadınlar; anneler-teyzeler-halalar-yengeler-komşular-çöpçatanlar birlik olup karşı çıkmazlarsa bu tutuma, 'namus dediğin bir zarla ölçülmez' demezlerse, sürer gider bu durum. Neyse, isteyen bekaretini saklasın evleneceği erkeğe. Saklasın da; ilişkiye evlendikleri günün gecesinde girmesin bari! Konuyu aklıma getiren Füsun Önal oldu. Aşk sohbetinin konuklarından biriydi geçtiğimiz haftalarda. İnternetteki yazılarında ve kitaplarında da sık sık değiniyor bu konuya. Yapılan araştırmalar, araştırmalarda anlatılmayan gerçek öyküler; ilk gecelerin iki taraf için de pek hoş geçmediğini, hatta felaketle sonuçlandığını gösteriyor. Çünkü iki taraf da gergin! Biri bakire olduğundan emin olmasına rağmen 'Ya kan gelmezse!' endişesinde. Diğeri, başarılı olamamanın derdinde. Üstelik nikah, yemek, düğün yüzünden zaten heyecanlı ve de yorgunlar, belki de sarhoşlar. Aslında herkesin aklından geçen; o gece hemen yatıp uyumak. O işi de sabaha, ertesi güne, geceye bırakmak. Ancak kapıda bekleyenler, bekaretin simgesi çarşafı merak edenler olduğu için alelacele o iş görülüyor. Ve bu olmazsa olmaz ilk gece, kadınların büyük çoğunluğunun sevişmekten zevk almamasına ve cinsellikten soğumalarına neden oluyor. O yüzden diyoruz ki, ilk gece ilk gece yaşanmak zorunda değil.
|