|
|
'Hatırla Sevgili' ve cuntalar
atv'de hak ettiği ilgiyi gördüğünden şüphe ettiğim bir dizi oynuyor: "Hatırla Sevgili." Bir dönem dizisi bu aslında. 1960'ları, Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamına giden süreci anlatıyor. Seçimle işbaşına gelmiş bir hükümetin, genel seçimlere çok az bir süre kala cuntacı bir grup subay tarafından devrilip idam sehpasına gönderilmesi Türkiye'nin utanç sayfalarından biridir. Cuntacıların ilk işi, Yüksek Adalet Divanı diye kukla bir mahkeme kurup cumhurbaşkanı, başbakan başta olmak üzere seçilmiş insanları emirkomuta zinciri doğrultusunda yargılamak oldu. Bebek, köpek iddiaları arasında insanların özel yaşamları yalan ve dolanla yerle bir edildi. Savunma hakları ellerinden alındı. Geçen pazar Murat Bardakçı'nın güzel Türkçe'siyle anlattığı gibi, idama giden bir başbakana prostat muayenesi yapıldı. Irak'ta Saddam'a yapılmayan muamele Türkiye'nin seçimle işbaşına gelmiş, iktidarda ciddi yanlışlar yapmış bile olsa, seçimle gitmeye razı bir başbakanına yapıldı. Sonunda darağaçları kuruldu ve Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edildi. Yanlıştı. Cuntacılardan oluşan bir grup silahlı bürokratın sandıktan çıkmış bir iktidarı devirmesi yanlıştı; halkın seçtiği başbakanın asılması yanlıştı. 1960 darbesinin ardından gelen görece özgürlükçü anayasa Türkiye solunun bu darbeye bakışını etkiledi. Türkiye solu, 1960 darbesine "iyi darbe" gözüyle baktı. Buna göre 1960 darbesi yurtsever bir darbeydi, 12 Mart ve 12 Eylül, gerici ve faşist... Oysa görevi ülke sınırlarını korumak olan silahlı bürokrasinin seçim sürecine müdahale edip ardından idam sehpaları kurduğu her darbe yanlıştı ve ülkenin sosyal yapısında kalıcı hasarlar bıraktı. 1971 darbesine "faşist" diyen, bugün karşı çıkan solcuların bir bölümü de farkındadır ki, 12 Mart yerine 9 Mart cuntacıları galip gelseydi Türkiye'de sol rengi ağır basan bir cunta iktidara gelecekti ve yine idam sehpaları kurulacaktı. Belki bugün Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının değil ama başkalarının haksız infazlarını tartışıyor olacaktık. Üstelik sol cuntanın kullandığı "cici demokrasi", "sandıksal demokrasi" tanımlarına baktığımızda demokrasiden çok uzak bir sistemde yaşıyor olacaktık. Darbelere, kimin yaptığından bağımsız bakabilmemiz, demokrasi ortak paydasında buluşmamız şart. Çünkü her darbe, hukuka, demokrasiye ve insan haklarına karşı işlenmiş bir insanlık suçudur. Darbe halkın özgür iradesine müdahaledir. Türkiye'de solun ve sosyal demokratların da darbelere bu açıdan bakmasında yarar var. Kimi çevrelerin benzer özlemleri dile getirdiği ülkemizde bu hatırlatmayı yapmakta yarar gördüm.
|