|
|
Lütfen organlarınızı bağışlayın!
Türkiye'de 40 bin böbrek hastası var. Ben de bunlardan bir tanesiyim. Belki de en şanslılarından biriyim. Çünkü; 15 yaşında diyaliz makinesiyle yaşamaya başlayacağımı öğrendiğim andan itibaren yaşama daha da sıkı sarıldım. Şu anda Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü dördüncü sınıf öğrencisiyim. Ben, çocuk böbrek hastası neler yaşar biliyorum çünkü; 2,5 yaşında bu hastalığa yakalandım. Küçücük bebeklerin hiçbir şey anlamamalarına rağmen, her şeyi anlıyorlarmış gibi annelerinin gözlerine anlamlı anlamlı bakmalarına şahit olmak, küçücük bebeğin karnına takılan katateri görmek inanın çok üzücü... Ben, genç böbrek hastası neler yaşar biliyorum çünkü; 15 yaşında diyaliz makinesiyle tanıştım. Gençlerin en verimli dönemlerinde, diyaliz makineleriyle tanışmaları onların hem ruh hem beden sağlıklarını olumsuz yönde etkiliyor. Bunu ben de yaşadım fakat hayata olan bağlılığım sayesinde okulumu bırakmadım. Birçok arkadaşım pes etti, yaşama sevinçleri söndü... Ben, organ listesinde beklemenin nasıl olduğunu çok iyi biliyorum. İnsanların umutla bekledikleri bir telefon... Milli piyango bekler gibi beklemek... Umut etmek... Ve çağrıldığınız halde böbreğin size takılamaması sonucu ağlayarak eve dönmek... Ben bunu da yaşadım. Ben, 'ikinci hayata' "Merhaba," demenin ne demek olduğunu da biliyorum. O umut, o heyecan ve sonunda yeniden doğmak... 21.03.2006 benim hayata ikinci kez merhaba dediğim gündür... Benim gibi diğer hastaların da bir şekilde bu duyguyu yaşamalarını istiyorum. Bu da sizin, benim, hepimizin elinde. Lütfen hep beraber bir şeyler yapalım.
DİDEM
SEYMEN
|