| |
Bir köprü öyküsü
Lefkoşa'daki Lokmacı üst geçidi şu sıralar dünyanın en medyatik köprüsü haline geldi. Kentin merkezinde, Türk ve Rum kesimlerini ayıran noktada yer alan köprü gazeteci kaynıyor. Hem yerli, hem yabancı. Her haberci yetkiliyetkisiz olduğuna bakmadan köprüden geçeni çevirip soruyor: "Yıkılacak mı, yıkılmayacak mı?" KKTC'de yaygın şube ağına sahip bulunan (köylerde bile var) bahis şirketleri de ciro patlaması yapmış olmalılar: Yıkılacak seçeneğine para yatıranlara 1'e 2, yıkılmayacak diyenlere 1'e 4! Bu gidişle Lokmacı'nın ünü Kwai Köprüsü'nü geçerse hiç şaşırmayın. Aslında önemli bir konu Lokmacı Köprüsü ama öylesine komik ayrıntılar var ki, ciddiyeti ister istemez ikinci planda kalıyor. 1963'teki Noel katliamı sırasında Kıbrıslı Türkler, bugün "Yeşil Hat" denilen bölgede kendilerini korumak için bir barikat kurdular. "Uzun Yol" denilen Ledra Caddesi'nin üstüne. Adını o noktadaki bir Ermeni lokmacıdan alan barikat Kıbrıs Barış Harekâtı'na kadar Türk güvenlik görevlilerince korundu, 1974'ten sonra silahlı kuvvetlerin sorumluluğuna devredildi. Arada Rumlar da kendi barikatlarını ördüler. Böylece çift taraflı bir bölünmüşlük ortaya çıktı.
2005'te kuruldu BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın hazırladığı barış ve birleşme planı 24 Nisan 2004 tarihindeki referandumda Rumlar tarafından reddedilmesine rağmen açılım politikalarını sürdüren ve bu çerçevede yeni bir hamle yapmak isteyen Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 2005 sonunda jest olarak Lokmacı barikatını kaldırdı. Ama bir sorun vardı: Bölge hem çarşıydı, hem de askeri bölge. Yani bir yandan insanlar alışveriş yapıyordu, bir yandan da devriyeler dolaşıyordu. Bu da alışveriş için Türk kesimine geçen Rumlar'ı korkutuyordu! Çare? "Bir köprü yapalım. Üstünden siviller geçsin, altından askerler!" Fikir, Türkiye Büyükelçiliği Yardım Heyeti'nden sağlanan fonla kısa sürede hayata geçti. Esnaf bayram yaptı; gelenegeçene çiçek dağıttı.
2007'de sökülüyor Gel zaman git zaman, Talat yine çözüm politikaları çerçevesinde, hem Lefkoşa'nın iki kesimi arasında yeni bir geçiş noktası açmak, hem de Rum yönetimi lideri Tasos Papadopulos'un "Türkler ara bölgeyi ihlal ediyor" yakınmalarına son vermek için Lokmacı Köprüsü'nü sökmeye karar verdi. BM, ABD ve AB alkışladılar. Hatta AB, "Söküm parası benden" dedi ve 100 avro yardım sözü verdi. Esnaf da bayram yaptı: gelene geçene lokma dağıttı. Buraya kadar özetlersek; Lokmacı Kapısı, Türkiye Cumhuriyeti'nin fonlarıyla kuruldu, AB'nin fonlarıyla yıkılacak! Arasta ve Asmaaltı esnafı kurulurken de bayram yaptı, yıkılırken de yapıyor! Kıbrıs Türk basını öyle diyor. Papadopulos da önce "Memnuniyeti"ni bildirdi, "Yıkarsanız, biz de kendi barikatımızı kaldırırız" diye gaz verdi. Ancak barikatın arkasındaki Rum esnaf, "Türk tarafı daha ucuz. Müşterilerimiz oraya kaçar" diye isyan edince çark etti. Daha doğrusu koşullar sıralayıp yokuşa sürdü: "Bölgedeki askerler çekilsin, mayınlar ve tehlikeli maddeler temizlensin, her iki taraftaki tehlikeli binalar onarılsın, kapının önündeki 'sözde' Türk devletinin sembolleri kaldırılsın!" Bu koşullardan sonra Rum esnaf da bayram yapmaya başladı. Yani Türk esnaf Lokmacı Köprüsü kaldırılıyor diye seviniyor, Rum esnaf ise kendi barikatları kaldırılmıyor diye! Kıbrıs Türk basını öyle yazıyor. Son durum: Lokmacı Köprüsü'nün kaldırılması çalışmaları bugün başlayacak. Ama yeni bir geçiş kapısı açılmayacak! Siz bu işten birşey anladınız mı?
|