| |
|
|
Küba'da zamanı donduran Castro hasta yatağında...
Yılbaşı ve Kurban Bayramı tatillerini birleştirip, 48 yıllık Fidel Castro yönetiminin son günlerinin yaşandığı Küba'yı ziyaret ettim. Şu anda hasta yatağındaki Castro'dan sonra Küba'nın komünizmi terk edeceğini öngören pek yok. Ama büyük çoğunluk, " Küba da Çin gibi olacak " demekte. Yani yabancı sermayeye iyice açılacak, özel girişime hayat hakkı tanınacak. İnsanları evlerinde bile kontrol eden, eleştirel görüşleri hemen susturan totaliter rejim devam edecek. Buna karşı Küba ekonomisine dışarıdan kan nakli yapılacak. İnanılacak gibi değil ama, bir adamın saplantısı sonucu, Türkiye'nin altıda biri büyüklüğündeki bu ülkenin (Yüzölçümü 111 bin kilometre kare, nüfusu 11.8 milyon) tüm yaşamı, gelirleri, giderleri, beslenmeleri bile " Büyük gözaltı "na alınmış. Yabancı bir işletme otel açtığında, çalışanları devlet büroları sağlıyor. Kübalılara o işletme ayda 600 dolar ücret ödüyorsa, bunun 15-20 doları çalışana veriliyor, geri kalanı devlet alıyor. Chavez'in Venezüellası'na gönderilen 15 bin Kübalı doktora ödenen aylık 1500 dolar ücretin en fazla 150 dolarını doktor alıyor. Geri kalan para da Küba devletine gidiyor.
ERZAK TORBALARI Özetle Kübalıların ortalama geliri ayda 10-15 dolar. Buna karşı Komünist Parti'nin mahalle büroları her ay Kübalılara erzak dağıtıyor. Ayda 2-3 kilo pirinç, yarım kilo kahve, iki tane sigar, bir şişe sıvı yağ, varsa bazı sebzeler. Bunlarla bir Kübalının ancak 15 gün karnını doyuracağı hesaplanmakta. Sovyetler çökmeden önce Küba rejimine Moskova'dan gelen sübvansiyon yılda 6 milyar doları bulduğu için, bu erzak torbaları daha dolu olurmuş. Ama şimdi bu torbaları sadece turizm geliri (Yılda 2.2 milyon turist geliyor) ve Venezüella'nın desteği ile doldurmaya çalışıyorlar. Bu da yetmiyor. Özetle demokrasinin olduğu gibi, komünizmin de finansmanı, rejimlerin en öncelikli meselesidir. Eğer Küba'da bir turist olarak bulunuyorsanız, bu ülke cennetten farksızdır. Türkiye'dekinden çok ucuz fiyatlarla, dünyanın en lezzetli yemeklerini, ıstakozları falan yersiniz. Müzik seviyorsanız, 10-15 liraya canlı orkestrayı plaja çağırıp, iki saat konser verdirebilirsiniz. 3-4 liraya, " Mohito "ları (Rum, şeker, taze nane ve sodadan yapılan bir Küba kokteyli) içebilirsiniz. Hatta çevrenizdeki dans eden, şarkılar söyleyen Kübalılara bakıp, " Ama bu insanlar çok mutlu " da diyebilirsiniz.
KÜÇÜK HIRSIZLIKLAR Ama bu mutlu insanlardan biri mesela evine yeni bir buzdolabı alırsa, Mahalle Komitesi, " Buzdolabının parasını nereden buldun " diye sorgular. Kübalı iseniz, 1970 model öncesi bir otomobil sahibi olma hakkınız var. Diyelim ki bir film yıldızı veya bir sporcu olarak dışarıda gelir elde ettiniz. Bununla iyi bir ev ve bir otomobil sahibi olabilmeniz, Komünist Partisi'nin iznine bağlıdır. Devletin el koyduğu eski Kübalı zenginlerin konaklarında kira vermeden oturabilirsiniz. Ama bu evler onarılmadığı için, kırılan camları kontrplakla kaplarsınız, sıcak suyunuz olmaz. Hayatınızın büyük bölümü erzak torbanızdakileri ihtiyacınız olan maddelerle değiştirmek için harcanır. Sonuç her çapta bir yolsuzluk ve rüşvet ya da " Küçük hırsızlıklar "a dayanmıştır. Ayrıca seks turizmi de ağırlık kazanmıştır. Castro'nun Küba'yı bir zaman tüneline sokup, 1960'lar dünyasında dondurabilmesinin ana sorumlusu tabii ki Amerika Birleşik Devletleri'nin " Çirkin yüzü "dür. Castro rejiminin başında bu ülkeyle Amerikan kumar mafyasının çıkarlarına dönük saldırgan ilişkiler sürdürülecek yerde, dostluk ve özgürlük ön planda tutulsaydı, Castro herhalde böyle saplantılı olmazdı. Sonunda olan zavallı Kübalılara ve güzelim Küba'ya olmuş. Eğitim ve sağlıkta hamle yapmışlar ama ne üniversite mezunlarına iş var ne de doktorlar geçimlerini sağlayabiliyor. Özetle Küba'ya Castro döneminde turist olarak gidin. Burası canlı bir müze gibi. Zamanı dondurmuşlar. Ama bu modeli, şimdi kendisine vekalet eden kardeşi Raul Castro'nun bile sürdürmeyeceğini de bilin.
|