Proje yer misiniz?
Hatırlar mısınız: İktidardan öteki iktidarlara kadar, medyadaki kimi "her şeyi bilen bilmişler" de, "Büyük Ortadoğu Projesi" diye bir şey anlatıyordu. Moritanya'dan Ortadoğu ve Orta Asya'ya kadar. Canını sevdiğimin. ABD'de, nasıl denir, "dizayn" edilmiş, sivil iktidar, askeri ve sivil bürokratik iktidarlar ile iş dünyası ve "sivil toplum cemaatleri" zekâ küpleri de balıklama atlamıştı. Medyanın parlakları, birer "posta güvercini" gibi, Washington'dan Ankara'ya, Ankara'dan İstanbul'a, İstanbul'dan Anadolu'ya "proje"nin özel ulaklığını yapıyorlardı. Bilirsiniz, ünlü deyiştir: Her başarılı "ulak"ın bir yanında başarılı bir "uşak" da varmış. Siz bilmezseniz, ben de bilemem!
Şimdi o "proje", amanın da amanın, sevsinler onu, "demokrasi, huzur, özgürlük, barış, kalkınma", artık Allah ne verdiyse o sırada, tüm safraları atıverdi. Güvercinler de, ayakları bağlı, beyinlerini çözmekte zorlanıyor. Çırpa çırpına kanatları yamuldu.
"Proje" artık sadede geliyor; siz de gelirseniz.
Türkiye ahalisinin önemli kısmı, iki büyük hata yapmıştı: 1. Seçimlerde yerel merkez dışına kaçtı. 2. Duygularında küresel merkez dışına kaçtı. Birincisi, AKP'yi iktidar yapan süreç; ikincisi ise "güvenilmez" AKP'nin iktidar olamaması sürecidir.
AKP, sadece manevi dünyalarıyla değil, maddi yoksunlukları yahut talepleriyle, "düzene isyanlarıyla" merkez dışına kaçan kitlelerle seçim kazandı. Kazanır kazanmaz, onları "sakihleştirip merkeze taşımak" üstüne kaldı. "Merkez dışı ile merkez çatışması" yerine, "merkezde çatışma" partisine dönüşüverdi. Bunun ne demek olduğunu şu soruyu sorarak düşünebilirsiniz: AKP, bu memlekette yoksul, yoksun, orta direk; hırpalanan, örselenen, zımparalanan, ezilen kitlelerin hakiki bir ekonomik-toplumsal-siyasi sözcüsü oldu mu? Oyları alırken değil; aldıktan sonra. Sonrası sınıfsal açıdan tamamen ehlileşmesi, evcilleşmesi, düzenleşmesi, merkezleşmesi, herkesleşmesidir! Sonraki çatışmaların özü, "din-laiklik" gerilimi, bu ülkeye biçilmiş deli gömleğinin modeline de, bedenine de uygundur.
İkinci hata, biliyorsunuz, sivil iktidarı da, askeri iktidarı da bir nevi "duygusal rehin" tutan, "ABD karşıtlığı" meselesiydi. Tezkere, anketler vesaire. Askeri iktidar mantığı; aslında en zayıf noktası olan bu "ABD gölgesi"ni; AB'yi, dinciliği, bölücülüğü "milliyetçilik, ulusalcılık" mevzuu olarak itekleyerek iyice gölgeledi. Türkiye ahalisinin "vicdani, insani, emperyalizm karşıtı" duyarlılığı, o ortak ve geniş cephe, orta yerinden kırıldı. Bir ötekine nefret o duygusal ortama ikame edildi.
"Yeni proje", PKK meselesi, Türkmen sorunu, Şii İran endişesi, Irak'ın bölünmesi, İsrail'in çekiştirmesi derken, Türkiye'nin "layık olduğu yere", Ortadoğu çamuruna gömülmesidir. "Büyük proje"nin elde kalan ve şeyimize yaklaştırılan sapı budur. Başbakan, koştura koştura, askerin de önüne geçip "İlk hedefimiz Irak" demeye getirmiyor boşuna. Şimdi yarış, o yarıştır. Kendi sorunları, asıl dertleri, asıl hedefleri, çatışmalara rağmen dokusundaki kardeşliği unutturulmak istenen, bir daha merkez dışına kaçmasına tahammül edilmeyecek ahalinin, birbirinden de nefret halinde, kendini kaybetmesidir. İç savaş ruhunun savaş nizamına sürüklenmesidir. İktidar ve karşısındaki "askersivil" cenah, başka başka renklere boyayıp birbirine tokuşturarak, aslında aynı "proje"yi koyacaklar önünüze. Yerseniz; afiyet olsun! Yazıklar olsun!
|