|
|
Mandalina değil kahır üretiliyor
* Seferihisar-İzmir
İçimizi iliklerimize kadar ısıtan ateşin karşısında oturmuş müzik setinden yükselen türküyü dinliyoruz. Musa Eroğlu "Halil İbrahim"i söylüyor. Gözler yaşarıyor. 25 yıl önce İstanbul'da öldürülen Halil İbrahim düşüyor akıllara. Alevler zeytin köklerinin arasında mavi, kırmızı, sarı yalımlar halinde dans ederken geçmişten bugüne uzanan derin bir sohbete dalıyoruz. Dışarıda ağaçları yerinden sökmek istercesine esen bir fırtına var. Koca koca ağaçlar sert rüzgârın karşısında dik duramıyor, bir sağa bir sola yatıp kalkıyor. Bayram tatili için geldiğim Seferihisar'da yılların dostu bir arkadaşımın evindeyim. Gündüz kasabaya inip çiftçilikle uğraşan çevre halkıyla sohbet ediyoruz. 10 yıldır tamamlanamayan Kavakdere Barajı'nın bitmiş olması kalitesiz su sorununa son vereceği için memnun olmaları gerekiyor ama mandalina fiyatının yerlerde sürünmesinden dolayı öfkeliler. Hükümetin tek başına iktidar olmasına rağmen durumlarının daha kötüye gittiğini söylüyorlar. İhracat bıçak gibi kesilmiş. Mandalinanın bahçede kilo fiyatı 30 kuruş. Üretici sezon başında dara düşüp avans almışsa, bu fiyat daha da aşağı düşüyor. Bütün yılın emeği doğru düzgün karın doyurmaya bile yetmiyor. Yoksulluk her geçen gün artıyor. Zeytin daha değerli. Zeytinyağının litresi 6 liraya gidiyor ama kimse 30-40 yıllık ağaçlarını söküp atmaya kıyamıyor doğal olarak. Bölgede zeytincilik yeni yeni gelişiyor ama henüz ana bir ürün değil. Yeni alanlara daha çok zeytin ekiliyor. Tıpkı çay, fındık gibi mandalina üretmek de kahır üretmekle eş anlamlı olmuş. Çiftçi yorgun ve bezgin. Tarımın giderek gözden düştüğü ülkemizde, bu geçiş döneminin ağır bedellerinden önemli bir bölümünü üretici ödüyor. Bunun sonucunda da doğal olarak hükümete öfke duyuyor. Burada cumhurbaşkanlığı, başörtüsü gündem değil. Gündem ekmek parası ve bu paranın kazanılmasının her geçen gün zorlaşması. Görünen o ki, seçim sürprizlere gebe.
|