Yılbaşı mı bayram mı geldi?
Ankara'da yılbaşının geldiğini söylemek için bin şahit ister. Kent, rengarenk ışıklarıyla aydınlanmış değil. Büyük sokaklarda tak ve Beyoğlu'ndaki gibi süslemeler yok. Dükkanlar sakin. Bir iki elçilik ve Arjantin Caddesi'ndeki tek tük dükkan dışında, süslenmiş çam ağacı da yok etrafta. Camlarda pamukla yapılan "2007" amblemleri varsa, ben görmedim. AnkaMall ve Karum gibi alışveriş merkezlerinde yılbaşı promosyonları ve mütevazı dekorasyonlar var. Ama ne orada ne kentin bir başka köşesinde İstanbul'da hissettiğiniz o "cıvıl cıvıl" havadan eser yok. Çünkü Ankara yılbaşı değil, bayrama hazırlanıyor. İtiraf etmek lazım ki, burada yılbaşını kutlamayanların sayısı, kutlayanlardan daha fazla. Cumhuriyetin başkenti, İstanbul'dan kat kat daha muhafazakar bir şehir. İki buçuk yıl önce Ankara'ya ilk taşındığımda, bir ahbap, "Burada Anadolu'nun sessiz dilini öğreneceksiniz zamanla" demişti. Garip ama söyleyen yabancı bir diplomattı ve şöyle devam etti "Bozkırın hüznü, o hüzünle yaşayan insanların çalışkanlığı, dürüstlüğü..." Evet Ankara'da bunlar var. Bozkırın hüznü de, Anadolu'nun itaatkar çalışkanlığı da Ankara'nın taşında. Gerçekten de zamanla o sıkıcı ve renksiz görünen İç Anadolu peyzajında, farklı renkler, betonarme ve gecekondulardan oluşan o devasa grinin içindeki değişik tonları fark eder oluyorsunuz. Sıradan İç Anadolu insanının sessiz hayatının iç renklerinin yansımalarından oluşan mozaiği tanıyorsunuz. Başkentin neden İstanbul değil Ankara olması gerektiğini daha iyi anlıyorsunuz zamanla... Ama "yılbaşı mı bayram mı?" meselesine dönersek, Ankara sessiz bir yılbaşı ve sakin bir bayrama başlıyor bugün. 2006'yı 2007'ye bağlayan gece Ankara'nın fotoğrafını çekenlerin gördüğü manzarada şunlar var: Tayyip Erdoğan'ın "vazgeçtiği" izleniminin yaygınlaşmasıyla gerilimin dozunun düştüğü Cumhurbaşkanlığı tartışması, "367 Senaryosu", Saddam'ın idamı, Başbakan'ın dede oluşu, bir türlü aşılamayan başörtüsü tartışması, Karadeniz'den hızlıca gelen hamsinin bolluğu, bayram için hacca giden Melih Gökçek'in bir türlü bitiremediği yol çalışması nedeniyle felç olmuş bir şehir merkezi, hiçbir açılım vaat etmediği için buzdolabına bırakılan Kıbrıs ve Kerkük sorunları, AB küskünlüğü ve bir türlü başlamayan kar yağışı... İşte "gergin" ve "hareketli" olacağı söylenen 2007'ye girerken Ankara'nın fotoğrafı bu. İster sağ ister sol olsun, burada siyasetçilere "Yılbaşında ne yapıyorsunuz?" diye sorulmuyor. Kibar olan "Bayramda burda mısınız" demek. Buradan bakınca ışıklarıyla, eğlencesiyle, çam ağaçlarıyla İstanbul apayrı bir gezegen, çoktan Avrupa'nın parçası olmuş bir Akdeniz kenti gibi geliyor. Ankara ise yılbaşına her zamanki hüznü, sessiz disipliniyle girecek. Büyük eğlenceler, sokak partileri yok. Ama başkentin, İstanbul'un yanında sönük kaldığını sanmayın. Yakından bakarsanız, içine girerseniz, o silik görüntü altında bozkırın güzel renklerini, karanlıklar arasında bambaşka ışıltıları fark edeceksiniz. Mutlu yıllar Ankara...
|