| |
|
|
Tecelli'den Abuzittin'e Mektuplar
Abuzittincim, Hem bayramını hem yeni yılını kutlarken 2007'ye büyük umutlarla girdiğimi ifade etmeliyim kardeşim. Bu umudun yeşermesine, son günlerde gazetelerde yayınlanan fotoğraflar neden oldu ki, bunu senle de paylaşmak isterim Abuzittincim.. Bu fotoğraflardan ilki, doğu illerimizin birinde, ırmağı sal üzerinde geçen okul öğrencilerini gösteriyordu. İkiye iki salın üzerinde en az oniki liseli genç, buz gibi suya düşüp boğulmamak için kenetlenmiş vaziyette, karşı kıyıya süzülmekteydiler. Yüzlerinde, bir an önce hedefe varabilmenin azmi vardı. İşte, Avrupa ülkelerinde de rafting böyle başlamıştır. Göreceksin bu çocuklar geleceğin rafting Dünya şampiyonu olacaklardır. Yeter ki onlara milletçe sahip çıkalım ve birer çift kürekle şişme bot verelim kardeşim. Fotoğrafa uzun uzun baktım ve içimden bi ses "Bekle 2007. Gümbür gümbür geliyorlar" dedi. Bi başka fotoğrafta da, gene Doğu'da bi yerde, bu defa ilkokul çocukları, derenin boyu elverdiğinden olacak, yarı bellerine kadar suya dalmış karşı taraftaki okullarına varmaya çabalıyorlardı.. Doğa turizminin geniş halk kitlelerine yayılmasını teşvik açısından muhteşem bi fotoğraftı bu. Bizde doğa turizmi pek gelişmemiştir. Turizm diyince akla hep lüks oteller, lüks plajlar gelir. Ama işte gerçek turizm gerçek doğa sevgisi bu, bu çocuklar. Öylesine bi sevgi ki, Aralık ayının ayazı bile, neredeyse donmak üzere olan suya girip coşkuyla koşuşmalarını engelleyemiyor. Ben Turizm Bakanı'nın yerinde olsam bu fotoğrafı büyüttürüp Türkiye'deki bütün billboard'larla birlikte, Avrupa'dakilere de asarım. Muazzam etkileyici reklam olur. 2007'de doğa turizmi patlamazsa ben de neyim! Bu arada kafama, "Bu çocuklar okula varınca nasıl kurulanacaklar?" diye bi soru takılmıştı ki o anda tv'de beliren Milli Eğitim Bakanımız, o her zamanki çok sevimli haliyle "..Bakanlık olarak tüm köy okullarında ısınma sorunlarının 2007'de çözüleceğini" müjdeledi. Ama bu müjdenin arkasından söylediği "..artık okullarda kömür yakılacak, tezek kullanılmayacak!"cümlesiyle yıkıldım Abuzittincim. Biz neden geleneklerimizi göreneklerimiz koruyamıyoruz, illa herşeyde Avrupalıya benzeyeceğiz diye yırtınıyoruz? Tezek bizim taa Osmanlı'dan beri milli yakıtımız değil mi? Tezeğin kokusunu sindire sindire teneffüs etmek varken çocuklarımızın ciğerini kömürün isiyle doldurmanın ne gibi mantığı olabilir? Bayramdan sonra Bakan'a "Milli yakıtımıza sahip çıkalım!" diye telgraf çekmeyi düşünüyorum.. Her şeye rağmen, 2007'ye büyük ümitlerle girmeye kararlıyım kardeşim. Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim. Kardeşin Güneş.
|