Hükümetler fakir edebiyatı yapıyor, gelir dağılımına hiç etkileri olmuyor
Türkiye İstatistik Kurumu'nun yayımladığı son araştırma ortaya koydu ki, gelir dağılımında düzelme çok yavaş. Gelirden en düşük pay alan yüzde 20'lik grupla en yüksek pay olan yüzde 20'lik grup arasındaki fark 7.3 kata inmiş ama hâlâ çok büyük. Gelir dağılımındaki düzelmenin çok ağır olduğu sadece son araştırmayla değil, geçmiş araştırma sonuçlarıyla daha iyi ortaya çıkıyor. Bitişikte 1963'ten beri bilim adamları ve daha sonra TÜİK tarafından yapılan gelir dağılımı araştırmaları yer alıyor. Hükümetler değiştiremedi- Bu araştırmalardan ilk başta şu noktaların altı çizilebilir:
* Araştırmalardan ortaya çıkan temel olgulardan biri, Türkiye'de gelir dağılımının çok bozuk olduğu. 1960'larda da, 2000'li yıllarda da durum böyle. En zengin ile en fakir yüzde 20'lik gruplar arasındaki gelir farkının 12 kattan 7 kata inmesi bir iyileşme ama son durum itibariyle bile çarpıklığı ortaya koyuyor.
* Buna karşılık gelir dağılımında yarım asırda çok kötü bir durumdan kötü bir duruma geldiğimiz söylenebilir. Hane halkının en zengin yüzde 20'sinin gelirden aldığı pay yüzde 57-60 düzeyinden yüzde 44- 45'lere inmiş. En zengin grubun gelirinde yaklaşık yaklaşık 15 puanlık bir azalma meydana gelmiş.
*Gelirden en düşük pay alan yüzde 20'lik grubun payı ise yüzde 3-4.5 düzeyinden yüzde 6'ya çıkmış. Dolayısıyla en düşük gelirli kesimin durumunu iyileştirmesi ve gelirini artırması çok yavaş gerçekleşmiş. Buna karşılık en zengin grubun gelirini kaybetmesiyle gelir dağılımında düzelme görülüyor.
* Gelir dağılımının giderek düzelmekte olduğunun bir başka rakamsal ifadesi gini katsayısının düşmesi. 1'e doğru yaklaşması bozulmayı, 0'a doğru inmesi düzelmeyi ifade eden gini katsayısı katsayısı 1960'larda 0.55 düzeyinden 2005'te 0.38'e gerilemiş.
* En fakir yüzde 20 ve ikinci en fakir yüzde 20'nin toplam gelirden aldıkları pay da 1963'te yüzde 13 düzeyinden yüzde 17.2'ye çıkmış. Yani orta gelirlilere doğru gelirin daha kolay arttığı bir durum söz konusu.
* Zaman zaman iyileşmeler olsa da, seçimden seçime geniş kitlelerin gelirlerinde kısmı artışlar gerçekleşse de, bu kalıcı olamamış. Seçim sonrasında bu kazanımlar enflasyon etkisiyle kaybolmuş.
* Bir de sık sık ekonomik krizlerin yaşanması, en çok geniş kitleleri ve düşük gelirlileri etkilemiş. Krizin bu kadar bol, enflasyonun bu kadar yüksek ve oynak olduğu bir dönemde gelir dağılımını düzeltmeyi zorlaştırmış.
* Türkiye'de hiçbir hükümet gelir dağılımını belirgin bir şekilde düzeltememiş ve bozamamış. Hükümetlerin gelir dağılımı üzerinde bir etkisi olmamış. Bunda hükümetlerin şimdiye kadar bu konuda proaktif ve kalıcı politikalar izlememiş olmalarının da etkisi var. Gerçi bu tesbiti yaparken dünyada gelir dağılımına daha duyarlılıklarıyla duyarlılıklarıyla tanınan sosyal demokratların Türkiye'de pek iktidara gelemediklerini de eklemek gerekiyor.
* Hükümetlerin aktif tutum takınmaması, yaygın işsizlik, yaygın kayıtdışılık, ekonomik krizler, eğitim düzeyinin düşük olması, Türkiye'nin genel gelir düzeyinin düşük kalmasına ve çarpık gelir dağılımının devam etmesine yol açmış. Bu da hem ekonomik hem toplumsal yaşam kalitesini negatif etkiliyor.
* Sonuç- "Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar" Türk Atasözü
|