|
Bir aşka adanmış ömrün hikâyesi
|
|
"Hayatımız arabesk," sözcüğünü hatırlatan bir film. Ve yönetmenin ev kadınlarını, arabeskçileri, müzikseverleri, fotoroman sevenleri, melodram sevenleri ve onların gözleri yaşlı ama gülümseyen yüzlerini hayal ederek, yazıp yönettiği bir film. Aslında tüm bu kategorilere girer miyim, bilmiyorum. Örneğin cazı arabeskten çok sevmem bir engel midir? Ya da fotoromanı çağdışı saymam oyunu bozar mı? Ama emin olun ki bu filmi çok sevmek isteyerek izledim. Yer yer çok sevdim de... Ama bir tatmin olmamışlık duygusu bıraktı bende. Sanki çok daha iyi olabilirmiş de, olamamış gibi. 1980'lerin güzel şarkıcısı, Esengül ve Bergen'le aynı dönemde ün yapan Asuman Çağlar, gazino dünyasını çoktan bırakmış, sahnedeyken evlendiği, o dönemin yakışıklı kabadayısı, şimdi düşmüş, ayyaş bir kumarbaz olan bir erkekle, Balat'ta hayli yoksul bir hayat sürmektedir. Hâlâ çok güzeldir, bu bakımdan eski hayranlarından, namus cinayetiyle içerde yatmış Tophaneli Tayfur'un hayatına girmek istemesi şaşırtıcı olmaz. Asuman bir yandan kötü bir akibete doğru adım adım kaymakta olan kızını kurtarmak, öte yandan kocasının bitmeyen zulmünden kurtulup Tayfur'la yeni bir hayata başlamak için çabalamaya başlar. Yücel, hikâyesinin ve filminin arabesk müzikle olan bağını hiç inkâr etmeden, duyguların altını çizerek, bol bol Orhan Gencebay şarkısı kullanarak, bir tür modern melodram yapmak istemiş. Ertem Eğilmez'in Arabesk'i gibi eski Türk filmlerine parodi çerçevesinde yaklaşan bir film değil bu. Tersine, onları yücelten bir film. Ama sonuç olarak yine belli bir mesafeden bakıyor ve duygularımızı çok daha kişisel ve düzeyli biçimde etkilemeyi deniyor. Filmin birçok ögesi yerli yerinde. Artık biraz Türk sayabileceğimiz Jürgen Jürges'in enfes gece İstanbul'u görüntüleri. Ve parlak bir oyuncu seçimi. Türkan Şoray, bu yaşta bu kadar güzel olabilmenin hesabını nasıl verecek, bilmiyorum. Uğur Yücel ise eski bir aşkı yıllarca yüreğinde taşımış mert kabadayıda çok sağlam bir kompozisyon çiziyor: Bence dört dörtlük! Yıldırım Memişoğlu ve Şoray'ın kızını oynayan Ezgi Mola da çok iyi seçimler. Ama film yine de ikna etmiyor. Dramatik açıdan bir eksikliği var, bir türlü akıp gitmiyor. Duygularımızı çağlayan gibi özgür bırakıp boşanmaya hazırız ama bir türlü yapamıyoruz! Müzikse bence tartışmalı: Onca Orhan Gencebay şarkısına karşın, bizi tam yüreğimizden vuran bir tek parça yok! Ama yeterince ilginçlik içeren bir film bu. En önemli yanı da Şoray ve Uğur'a kariyerlerinin bu noktasında ve hayatımızın tam şu döneminde verdiği altın roller. Onları izlemek için bile görmeye değer...
Hayatımın Kadınısın * * Yönetim ve senaryo: Uğur Yücel Görüntü: Jürgen Jürges Oyuncular: Türkan Şoray, Uğur Yücel, Yıldırım Memişoğlu, Ezgi Mola, Kadir Kandemir, Settar Tanrıöğen/ Özen Film dağıtımı.
|