|
|
Yeşilçam'ın bahtsız kadınına yeni makyaj
Türk sinemasındaki, konsomatris kadınla belalısı ve ona âşık erkeğin arasındaki aşk üçgeni artık farklı bir hal alıyor. Noktadergisi Yeşilçam kadınlarının ve aşklarının değişen konumunu ele alıyor.
Şarkıcı/konsomatris kadın ve belalısı ile ona sırılsıklam âşık olan 'sıradan' erkek arasındaki aşk üçgeni sinemamızdan kopacağa benzemiyor. Birkaç yıl önce Yavuz Turgul'un Gönül Yarası'nda tanık olduğumuz öykü, şimdi de Zeki Demirkubuz'un vizyondaki Kader'i ile Uğur Yücel'in Hayatımın Kadınısın'ında yeniden gündeme geliyor. Ama bir farkla; bu kez bir pavyon kadını ve ona tutkun erkek arasındaki aşk, acı bir sonla bitmiyor. 'Düşen kadının' da mutlu olmaya hakkı olduğu ve mutlu olabileceği mesajı veriliyor. Nokta dergisinden Mine Olgun'un haberi, Yeşilçam'ın bu yeni aşklarını ve kadınlarını masaya yatırıyor. Elbette aşkın, toplum üzerindeki etkisini de.
KAYBEDENLER DE MUTLU OLABİLİR Yeşilçam'ın dokunulmaz ahlaki değerlerle çatışmayan kurgusu, yeni dönem filmlerinin itirazlarıyla karşılaşıyor. Bu yöndeki en bariz itiraz Uğur Yücel'in Hayatımın Kadınısın filminde beliriyor. Film, Yeşilçam'ın kaybetmeye yazgılı, 'düşmüş' konsomatrisine, geç de olsa mutlu son yaşatıyor. Ömer Lütfi Akad'ın Vesikalı Yarim'inde gerçekleşmeyen konsomatris kadın ve ona âşık olan adamın ulaşamadıkları mutlu sonu, yaşları geçkin de olsa Yücel'in filminin kahramanları Asuman ile Tophaneli Tayfur'da görüyoruz. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doçent Doktor Serpil Kırel, "Yeşilçam'ın anlatı kalıplarını düşündüğümüzde, akla kimi filmlerden parçalar gelmesi kaçınılmaz," diyor ve ekliyor: "Vesikalı Yarim'de konsomatris Sabiha ile manavın aşkında, manav, yaşadığı maceradan sonra geleneksel büyük aileye ve temsil ettiği değerler sistemine geri döner. Ancak Hayatımın Kadınısın'da Asuman, artık saygı göreceği, arzulanacağı ve korunacağı bir dünyaya çekilir. Bu kez 'başka türden bir aile' kurulur; Tophaneli Tayfur, Asuman ve Asuman'ın fahişelik yaparak hayatını kazanan kızından oluşan. Dolayısıyla bu film 'Kaybedenler için başka bir hayat mümkündür' diyor." Uğur Yücel'in kahramanları mutlu bir hayata yelken açarken, Zeki Demirkubuz'un Kader'inde ise filmin kahramanı, aşkı uğruna inandığı ve ait olduğu tüm değerler sistemini yok sayıyor. Bu eksende, Yeşilçam'ın kalıplarının farklı açılardan yeniden yorumlandığı söylemek mümkün. Aşk daha etkin bir konum kazanarak, ahlaki sınırları ezip geçiyor bu iki filmde.
|