|
|
Medya ve bağımsızlık
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de medya sahipliği farklı işlerde büyümüş sermayenin yönetimine geçti. Bu gazetecilik mesleği açısından sakıncaları olan bir gelişme. Özellikle, kuralların ve hukukun tam hakim olamadığı Türkiye gibi ülkelerde. Ancak, artık medya sermayesinin başka iş alanlarında faaliyet göstermemesini istemek gerçekçi bir talep olmaktan çıktı. Bu verili bir durum. Bunu kabul edip "Bu koşullarda gazetecilik daha nasıl iyi yapılır" ı tartışmak gerekiyor. Sözü, son günlerde ortaya çıkan POAŞ'a getireceğim. Bu olay bile tek başına son yıllarda üstünde durduğumuz basında çok seslilik, rekabet unsurunun önemini göstermeye yeterli. Tek elde toplanmış medya gücünün ne gibi sakıncaları olduğu bu olayla bir kez daha ortaya çıktı. Eğer Türkiye'deki gelişmeler bazılarının planladığı gibi gitmiş olsaydı, POAŞ'ın vergi ziyaı iddialarını öğrenme olanağı olmayacaktı. Çünkü tüm medya tek elden yönetiliyor olacaktı. POAŞ'ın ortaklarından olan ve televizyondan gazetelere, dergilere uzanan dev bir yayın yelpazesini elinde tutan grubun kendi aleyhine olan değil haberi, köşe yazısını sayfalarına yansıtması düşünülemez. POAŞ'taki iddia, kamu bankalarından alınan krediyle satın alınan bir kamu şirketine ilişkin faaliyetin karının kur farkı gerekçesiyle düşük gösterilmesi ve vergi ödenmemesine ilişkin. Yani bir kamu zararı söz konusu. Bu zararı tartışmak, kamuya duyurmak da basının gücü. Bu gücün tek bir elde toplanması, hem bu tip gelişmelerin kamuya yansımasını engelleyecek, hem de bu alacağı tahsille görevli kamu görevlilerini eşitsiz bir baskı altında bırakacaktı. "Ali Dibo"lar manşete çıkarken bu olay sumen altı edilecek ve hiç kimsenin ruhu bile duymayacaktı. Türkiye son yıllarda basının da göbeğinde yer aldığı bir kirlilik döneminden geçti. Kimi medya sahipleri tasfiye oldu, kimileri ise güçlenerek ayakta kalmayı başardı. Bu dönemin hesapları yeni yeni ortaya çıkabiliyor, çünkü rekabetçi medya yapısı henüz yerine oturuyor. Kimse bilginin akışına tek başına hakim değil, haberin ne olacağını tek başına belirleme kudretini haiz değil. Bu bilgilendirilmiş bir demokratik toplum açısından büyük önem taşıyor. Şimdi Türkiye kamuoyu büyük bir grubun, siyasi iktidarı da ilgilendiren büyük bir vergi yükümlülüğüyle karşı karşıya olduğunu biliyor. Rekabet ve çok seslilik sayesinde. Yakın zamana kadar bir avuç insanın bildiği bu bilgi şimdi kamulaştı. Cin şişeden çıktı. Bu işin, kamuoyu bilgilendirilerek sonuca ulaşması lazım. Bu işin bir yanı.
|