|
|
Jandarma neden İçişleri'ne bağlı
Osmanlı devletinin son savaşı öncesi orduda Fransız, İngiliz ve Alman general ve subaylar görev yapıyordu. Bu subaylar arasında en çok tanınan yabancı komutan ise Alman Liman von Sanders olmuştu. Osmanlı'nın en kritik cephelerinde ordu komutanlığı görevi yapan Sanders, Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı 31 Ekim 1918'de Türkiye'deki beş yıllık görevini tamamladı ve Yıldırım Orduları Komutanlığı'nı Mustafa Kemal Paşa'ya devredip ülkesine döndü. Yeditepe Yayınları, Sanders'in "Türkiye'de Beş Sene" isimli kitabını yeniden yayınladı. İlk kez, 1920'de Osmanlı Genelkurmayı Askeri Tarih Encümeni tarafından tercüme edilen bu hatıralarda Sanders'in bu topraklara ilişkin çarpıcı gözlemleri yer alıyor. Bunlardan bana ilginç gelen bir anısı, Jandarma Genel Komutanlığı'nın ordu ve Harbiye Nezareti ile ilgisinin kesilip Dahiliye Nezareti'ne bağlanması. Sanders, bu gelişimi ve perde arkasını şöyle anlatıyor: "Amiral Limpus'tan başka, İstanbul'da büyük rütbeli yabancı subaylardan Fransız generali Baumann da bulunuyordu. Bütün Türk jandarması Baumann'ın emrine verilmişti. Sözleşme gereğince Türk ordusuna yabancı subay kabulü ancak benim uygun görmemle caiz olabilecekti. Buna dayanarak gerek General Baumann gerek jandarmada müstahdem diğer birçok yabancı subay için önceden benim olurum alınmak gerekecekti. Jandarma kuvveti 80.000 kişilik seçme birliklerden oluşuyordu. Harbiye Nezareti tartışma ve mücadeleye meydan bırakmamak için gayet mahirane çözüm yolu bulmuştu. Şöyle ki Alman askeri heyetinin gelişinden birkaç gün sonra bütün jandarma kuvvetlerinin alakasını ordu ve Harbiye Nezareti'nden keserek Dahiliye Nezareti'ne bağlamıştı. General Baumann ile aramızdaki şahsi ilişki kesinlikle iyiydi."
Sarıkamış faciası Sanders, Enver Paşa'nın Osmanlı adına büyük bir faciayla sonuçlanan Sarıkamış macerasını da anlatıyor: "Enver, 3. Ordu'ya yaptırmayı düşündüğü bir askeri harekatın genel hatlarını bir harita üzerinde bana anlattı. Buna göre 11. Kolordu ile ana yol istikametinde Rusları cepheden oyalayıp 9. ve 10. kolordularla dağlar içinden sol yana birkaç günlük yürüyüşle Sarıkamış civarında Rusların yanına ve arkasına düşmek istiyordu. 3. Ordu daha sonra Kars'ı da zaptedecekti. Şu sonuca varmıştım ki bu harekat büsbütün imkansız olmasa bile yapılabilmesi çok zordu. Vazifem gereği olarak bu önemli mahzurlara Enver'in dikkatini çektim; ancak bunların hepsinin göz önünde bulundurulduğunu ve bütün yolların keşfedildiğini veya edileceğini iddia etti. Bu harekat, sevk ve idaresi bizzat Enver tarafından üstlenilen 3. Ordu'nun imha edilmesi ile son bulmuştur. Harekatın başında bütün ordunun toplam gücü olan yaklaşık 90.000 askerden tahminen 12.000 kişi geri dönebildi. Diğerleri ya şehit olmuş, ya esir düşmüş veya açlıktan ölmüş veyahut karlar içinde açık ordugahlarda donmuştu." Sanders'in anıları yakın tarihimize farklı bir gözen bakıyor. Eliniz değerse okumanızda fayda var.
|