| |
|
|
Oy atan her seçmene bir piyango numarası
Demokrasinin ruhunu kavramamış birtakım zevat, her genel seçim öncesinde "Oy vermek, yurttaşlık görevidir " diye tutturur. Külliyen yanlıştır bu iddia. Oy vermek, demokratik rejimlerde, görev değil bir haktır. Bu hakkı ister kullanırım, ister kullanmam. Ancak 'oy vermeyi görev addedenler lobisi' öylesine güçlü ki bu ülkede, oy atmayanlar para cezasına çarptırılıyor. Evet, doğru dürüst uygulanmıyor bu ceza ama yine de var. Ve bu bir demokrasi ayıbıdır. Sana ne kardeşim? İster bir partiye, ister bağımsız adaya oy atarım. Belki boşgeçersiz oy kullanırım. Ya da hiç oy vermem! Şimdi gelelim olayın öteki yüzüne... Seçimler öncesi halkı bir heyecan dalgası sararsa, katılım oranı artıyor. Aksi halde ilgi azalıyor, oran düşüyor. Mesela basında çıkan bir habere göre 2002 seçimlerinde 9 milyon kişi oy kullanmadı. Ancak söz konusu cezayı, uygulamak, astarı yüzünden pahalıya geldiği için mümkün olmadı. Halbuki yüksek oy verme oranı iyi bir şeydir. Oy attığımız parti, iktidar da olsa, muhalefette de kalsa, demokrasiye sahip çıkmış oluruz. Çünkü parlamentonun şekillenmesine katkıda bulunuruz. Böylece Meclis'e ve siyasete burun kıvırma kibri veya 'Nasılsa benim bir etkimkatkım olmuyor' küskünlüğü azalır. Peki ne yapmalı? Dengeyi nasıl kurmalı? Zorlamadan, oy atmayana ceza kesmek gibi ancak diktatörlere yakışacak uygulamalara başvurmadan, seçime katılma oranını nasıl artırmalı? İşte çarpıcı bir öneri. Fikir bana değil, ABD'nin Arizona eyaletinden Mark Osterloh'a ait. "Oy verme oranını nasıl artırmalı" sorusu üzerine kafa patlatan Osterloh, "Oy pusulaları aynı zamanda piyango kuponu olsun" diyor. Sistem basit: Her oy atana bir numara verilecek. Sonra da çekiliş yapılacak ve ülke çapında faraza 1000 kişi 100.000'er lira kazanacak. Kaynak mı? Osterloh kaynak olarak piyango ve loto idaresinde biriken; unutulmuş, kazanıldığı fark edilmemiş paraları gösteriyor. Tahmin edeceğiniz gibi, bu öneri "Demokrasiyi ticarileştirir, katılımı bir maddi menfaat haline getirir" diye eleştiriliyor. Yine de Osterloh'un önerisinin, ABD'de "2006'nın En Kayda Değer Fikirleri" arasında yer aldığını belirtelim.
|