|
|
Kasparov: 'Oğlum beni kazanırken gördü, yeter'
Bu hafta satranç okurlarıyla geçtiğimiz günlerde İstanbul'u ziyaretinde Garry Kasparov ile yaptığım söyleşinin ilk bölümünü paylaşmak istiyorum. Bu söyleşide ona kariyerini, birbirlerinden ayrılmaz ikili oldukları ve hayatının 35 yılını verdiği satrancın dününü ve geleceğini sordum.
- Sizce niye satrançta bir efsane olarak görülüyorsunuz? Türkiye'de satranç oynamayı bilmeyen birçok insan sizin bu oyuna katkınızı biliyor. - Belki çok uzun süredir oynadığım için, insanlar satrancı bir numarayla özdeşleştirdi. 25 yıldır adım duyuluyor ve 20 yıldır da zirvedeyim. Kibirli görünmek istemem; ama herhalde dünyada başka bir sporda örneği yok. Satrancın yaygınlaşması için diğer dünya şampiyonlarından daha fazla uğraştım. Dünya şampiyonu olduğum yıl 1985'te CNN kuruldu, internet ve küresel haber araçları yaygınlaştı. Bu da adımın yaygınlaşmasını kolaylaştırdı.
-
En önemli satranç dergisi New In Chess'in 20. yıl özel sayısında (Temmuz 2004), 'Kendim için yeni ufuklar görüyorum,' demişsiniz. Bu ufuklara doğru mu yürüyorsunuz şu anda? - Her zaman söyledim, satrançta benim için her şey kazanmak değildi. Kazanmak önemliydi fakat daha önemlisi hep yeniyi aramaktı. Bu nedenle bu kadar süre zirvedeydim. Satrancı keşfetmeyi hiç bırakmadım ve bu genç oyunculara karşı ayakta kalmamı sağladı.
- Sizin için 'Bitti,' diyenleri hep yanılttınız? - Evet ve yeni fikirleri de ürettim. Hiç yorulmadım öğrenmekten. Satrançta zirveye çıkan her büyük oyuncu, bu problemi yaşamıştır, öğrenecek şeyi olmadığına inanmıştır. 37 yaşında Kramnik'e yenildim. Hemen sonra basın toplantısında 'Eve dönüp, hatalarımı bulma vakti,' dedim. Bu gururumu kırmadı. Sonraki beş yıl da bir numarada kaldım. Sürekli öğrenmek, kendini yenilemek, hatalardan ders almak, birçok politikacı ve iş adamının da yapamadığı bir şey.
- Yani emeklilik kararınızı ya da politikaya atılmayı kastetmemiştiniz burada? - Hayır, o zaman da kariyerimin sonuna yaklaştığımı biliyordum. Moskova'da ilk kez oynadığım Rusya Şampiyonası'nı ve Linares'i kazanmamıştım orada. Kafamda bir hedef olmuştu 90'ların sonunda: Oğlumun beni kazanırken görmesi, babasının başarılı olduğunu görmesi. Kasım 2004'teki Rusya Şampiyonası'nı kazandığımda oğlum oradaydı, beni kazanırken gördü. Psikolojik eşiği aşmıştım. Daha ne isteyebilirdim ki? Artık bırakmam gerektiğini anlamıştım. Linares'te de çok iyi oynadım bence, son tur hariç. Son tur, sinirlerimi kontrol edemedim, benim için sadece kupayı almak önemliydi. (Devamı haftaya...)
ÖZGÜR AKMAN
|