|
|
Başkan pusuda (!)
Eintracht karşısında alınan sonuç sadece UEFA Kupası'ndan gruptan çıkma başarısı olarak algılanırsa en büyük yanlış olur. Bu maç amaç-araç ilişkisinin en önemli belgesi idi. Fenerbahçe iki farklı geriye düşmesine rağmen eğilmeden, dik durmayı başardı, takım disiplininden sapmayarak sonuç için sonuna kadar direndi. Öne geçtiği maçlarda skoru korumayı beceremeyen bir takımken, şimdi vazgeçmiyorsan, bu sadece sonuç başarısı olmaktan çıkar. Takım performansı olarak kalır ve en önemlisi kaybedilmesi zor özellik haline gelir. Bu kişiliğe erişmek, için uzun bir yol kat edildi. Sezon başında sapılan yanlış yollar, tecrübesiz şöför seferleri ve sık sık patlayan lastikler nedeniyle, birçok kez aksamasına rağmen, Fenerbahçe doğru sefer hattına girdi. Bu noktada form tutan sadece futbolcular değil. Başkan ve yönetimin performansındaki artış da dikkat çekici. Onların reflekslerindeki tutukluğu bırakmaları, yerinde hareketlerle Zico'yu da doğru noktaya çekti. Peşinden takım içindeki çalkantıların sakinleştirilip, saha içi dengelerin tekrar oluşturulması geldi. Devre arası genetik rahatsızlıkların tedavisi için önemli bir avantaj... UEFA başarısı ve lig liderliği, "yetersizliği" kanıtlanan Zico'yu takımda tutma ısrarını elbette kuvvetlendirecektir. 100. yılda "nasıl olsa" başarıya yürüdüğünü gören yönetim, bu riski üstlenmek istemeyecek, markaja devam edecektir. Çünkü bu dönemde onlar için önemli olan Türkiye Şampiyonluğu. Bakmayın, Avrupa'da başarı için söylenen sözlere. Gruptan çıkmak herkesi tatmin etti. Fakat bu bilinci değiştirecek hazırlıkların yapıldığını da duyuyoruz. Fenerbahçe Başkanı, bu dönemde takıma hamle yaptıracak oyuncuların araştırmasını yapacak tecrübeye sahip. Sezon başı hayal kırıklıklarını, "yanlış yapmadık" inadına sokmayacak kadar gerçekçi olması gerekiyor. Bu yüzden herkes ocak ayını dikkatli takip etmeli. Defansif veya ofansif, bir veya iki hamlenin yapılması sürpriz olmaz.
|