Yunanistan maçı öncesi Yunan restoranına
Geçen hafta Perşembe günü İstanbul'da Blackk adlı mekanda çok ilginç bir doğum günü partisindeydim. SABAH gazetesi adına Ahmet Çakar ile birlikte katıldığımız yemekte, neredeyse tüm gazetelerin spor müdürleri ve önemli kalemleri yan yanaydı. Spor basınının duayeni Şansal Büyüka, Özhan Canaydın Refik Arkan ve Fikret Orman ile birlikte oturuyordu. Beşiktaş ve Galatasaray camialarının önde gelenleri de gecedeydi. F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım, doğum günü sahibini telefonla kutlamış, Şekip Mosturoğlu ise, o akşam yayınlanacak olan Cihan Oskay'ın konuk olduğu " Teke Tek" programını izleyeceği için geceye katılamamıştı. Yemekte Bursaspor Başkanı Levent Kızıl da vardı. Kızıl, G.Saray maçına atanan Kuddusi Müftüoğlu ile ilgili soru işaretlerini o yemekteki herkese aktarmıştı. Dün NTV'deki 90 dakikada Haşmet Babaoğlu da bu konudan bahsetti. Bu ilginç doğum günü yemeğinin birinci önemi Kızıl, "Müftüoğlu'dan rahatsızım" dedikçe, Canaydın dahil o masadaki hiç kimseden 'Neden?' cevabının çıkmamış olmasıydı. Herkes ama herkes Kuddusi ismini duyunca gülümsüyordu. Herkes her şeyin ve kimin ne olduğunun farkındaydı. İsminiz geçtiğinde insanlar hafif tebessüm edip içinden 'Kimin ne olduğu belli' diyorsa futbol camiası içinde kalıcı olmanız mümkün değil. Gecenin ilerleyen saatlerinde yemeğe katılan Fatih Terim, gecenin ikinci önemli noktasıydı. Milli Takımlar Teknik Direktörü mekana geldiğinde herkes saygıyla ayağa kalkıp Terim'le selamlaştı. Samimi ortam en sıcak şekilde devam ediyordu ama sonuçta Terim gelmişti. Herkes hocayla bir şekilde yan yana gelip iki kelime etmeye çalıştı. Herkes her şeyin ve kimin ne olduğunu biliyordu. Yunan müzikleri çalınan mekanı çok beğenen Terim, "Marttaki Yunanistan maçından önce Milli Takım oyuncularını buraya getireyim de çocuklar havaya girsin" dedi.
KULİS BEKLENTİSİ YOKTU Doğum günü partisinin sahibi Serdar Güzelaydın'dı. Milli Takımlar'dan sorumlu eski Federasyon yöneticisi Güzelaydın'ın adına yapılan bu sürpriz doğum günü partisine çağrılan kim varsa ya davete icabet etmiş, ya da telefonla arayıp kendisini kutlamıştı. Gecenin üçüncü ve en önemli noktası ise futbol camiası içinde bu kadar insanın bir araya gelmesi hatta birbirinden çok hazzetmeyenlerin bile aynı masada oturabilmesiydi. Oraya gelenlerin büyük bir çoğunluğu sadece Güzelaydın'la bir arada olmak için gelmişti. 'Kulis' beklentisi yoktu. Güzelaydın'ın doğum günü aslında camianın en büyük eksikliği olan diyalog ortamının istenildiğinde başarıyla sağlandığının göstergesiydi. Şansal Büyüka 'o yemekte' "33 yıldır bu mesleğin içindeyim böyle bir ekibi hiç birada görmedim. Helal sana Serdar" demişti. Oysa o da katılan herkes de kimin ne olduğunu ve bu 'buluşma zemininin' nasıl oluştuğunu çok iyi biliyordu.
|