| |
|
|
Çelmeyi kendine takanlar
Dün Kadir Has Üniversitesi'ndeki panelde Hürriyet'ten Tufan Türenç ve Akşam'dan Hüsnü Mahalli ile 'SiyasetMedya İlişkileri' üzerine konuştuk. Panelden sonra da Rektör Yücel Yılmaz ile sohbet ettik. Prof. Yılmaz ilginç bir örnek verdi: Plan yapıp önlerine çeşitli akademik ve idari hedefler koyuyorlar... Mesela: "Belli bir sürede şu kadar araştırma yapılacak, bu kadar makale yayınlanacak" vb. Bu hedeflere ne kadar yaklaştıklarını 6 ayda bir kontrol ediyorlar... Eğer hedeflere varılmamışsa, nedenini araştırıyorlar... İşte bu süreçte öğretim üyelerine "Niye" diye soruyorlar. Bazı hocalar, "Hedeflere varamadık çünkü sunulan imkânlar vasat" cevabını veriyor. Rektör Yılmaz da buna itiraz ediyor: "Siz bilimsel çalışma yapmak için talepte bulundunuz da biz buna olumlu bir karşılık veremedik mi?.. Para ya da zaman talep ettiniz de biz 'olmaz' mı dedik? Size sunduğumuz imkânları sonuna kadar kullandınız, bu yeterli olmadı, ilave talep ettiniz de biz 'hayır' mı dedik?"
Bu örnek bana insanların yaygın tavrını hatırlattı: Bir şeyi başaramadığımız zaman hatayı, kabahati, eksiği gediği hep dışımızda ararız. Kendimizi nesnel olarak değerlendirmekte zorlanırız. Taş koyan, çelme takan hep ötekidir, başkasıdır. Kurşunu kendi ayağımıza sıkmış olabileceğimizi aklımıza getirmeyiz. Yolda yürürken bir tümseğe takılıp tökezleyen kişi hemen dönüp ' bana bunu yapan nedir' diye bakar. Ben de diyorum ki: Tamam baksın ama hemen ardından " Niye görmedim, niye dalgınım, acaba aklımı meşgul eden bir sorunum mu var " diye de düşünsün.
|