Hakemi de yendiler
Fenerbahçe özlemi ile tribünleri dolduranlar ilk yarı biterken dönüp sordular: "Biz maçları televizyondan seyrediyoruz. Alex hep böyle mi oynuyor?" Koşmayan, topa basmayan, ayağını uzatmayan, kendini boşa çıkartmayan, markajcısını gezdirmeyen bir futbol bezgini gibi Alex, öylece kafasına göre takılıyordu. Bundan önceki iki maçta da bundan farklı değildi. Ama sağlam torpili vardı. Hem yönetimin göz bebeği, hem Zico'nun memleketlisi . Hocası da kenarda öylece hiç kıpırdamadığı için, aslında Alex'in Zico'nun dediğini yaptığını, aldığı taktiği uyguladığını da söylemeli miyiz? Öyle ya üç maçtır aynı duruş, aynı bakış... Bu sorumsuz dairenin içinde Kezman da var elbette. Kağıt bebekler gibi, yanından adam geçse yere yıkılıyor. Gözü hakemde, sırtı yerde. Hangi umutla ve performansla sahada kalıyor, kimse anlamıyor. Hakem Halis Özkahya'nın kırmızısı ile ancak sahadan çıkıyor. Takım dokuz kişiydi, öyle devam ediyor. Giden var ama kayıp yok. Bu artistik hareketlerin cezası 50'deki "aldatma" mahreçli sarı kartla kesildi. Alex son haftalardaki uçurtmalarıyla hakemlere plakasını vermişti. Bu kez net düşürüldü, net kırmızı çıkmalıydı. Halis Özkahya, Brezilyalı'ya "yalancı çoban" muamelesi yaptı. 71'de Deivid'in attığı gol de yardımcının kurbanı oldu. Koca maçın içinde iyi bulamıyoruz. Hakemler ile teneke yıldızların müthiş bir çekişmesi var. 58'de Kezman gitti, 69'da Alex. Zico eksik oynayan takımına, orta saha takviyesi yerine, hücumcu aldı. Tuncay'ın forvet olacağı, Serkan veya Kemal'in koşacağı bir formül de düşünülebilirdi. Hikmet Karaman üst üste ofansif değişikler ile gole ulaşmayı düşünüyordu. İşte o zaman Tuncay sahne aldı. Yakaladığı her topla hızla akıyor, tehlikeyi rakip kaleye taşıyordu. Arka arkaya harcanan pozisyonlar geldi. 80'den sonra ne yapacağını bilemeyen sadece Zico değildi. Akıl-fikir gereken bir takım da vardı sahada. Kimse lider olamadı, üstlerine gelen takımı karşılamayı, ilerde top tutmayı beceremediler. Büyük takım gibi değil, kontrada bekleyen küçük takım gibi oynadılar. Bir penaltı, rakip kaleciye bir kırmızı ve net bir golün verilmediği maçı, 10 kişi kalarak kazanan bir Fenerbahçe takımı da var sahada. Demek ki neymiş; hakem mazereti geçersizmiş. Gerektiğinde hepsi yenilebilirmiş. Büyük olmak kolay değilmiş.
|