|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SMS: SO yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
| |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ortadoğu
Bush yönetiminin Irak'ta önümüzdeki dönemde ne tür bir politika izleyeceğini anlamak için dün açıklanan Irak Çalışma Grubu raporunu beklemek gerekiyordu. Böyle bir gruptan medet umuyor olması bile yönetimin ne ölçüde çaresiz kaldığının ya da kafasını toparlayamadığının bir göstergesi. Bu durumda da bölge ülkelerinin iş başa düştü diyerek kendi açılımlarını yapmaları doğal. Nitekim Başbakan Erdoğan da bir dizi ziyaretle Türkiye'nin gelecek yıl nasıl politika güdeceğini belirlemeye, komşularla ortak noktaların neler olduğunu anlamaya ve bölgedeki krizlerin felakete dönüşmemesini sağlamaya çalışıyor. Bu nedenle Ortadoğu'da neler olup bittiğini gözden geçirmekte yarar var. Başta Irak'taki facia olmak üzere bölge siyasetinin gelecek yıl toparlanamaması halinde bugünkü karmaşayı arayacak hale gelmek mümkün. ABD'nin ne yaptığını bilmez hali ve siyaset üretmekte güçlük çekmesi durumu daha da tatsız hale getiriyor. Bush yönetiminin başarısızlığı Irak'la sınırlı değil. Lübnan'da İsrail'in savaşına destek vermiş olması, Filistin-İsrail cephesinin önemini kavramaması ve müdahil olmaması da atacağı adımların kamuoylarından destek görmesini neredeyse imkansız kılıyor.
Irak dengeleri ne diyor? Zbigniew Brzezinski'nin değerlendirmesine göre, "Başkan ve Amerikan siyasi sınıfı üç yıl önce uygulamaya sokulan politikalar nedeniyle ABD'nin dünyadaki ağırlığının tehlikeli şekilde eridiğini görmeliler. Irak'taki yıkıcı savaş, İsrail-Filistin ilişkilerinde varılan çıkmaz noktanın insani boyutuyla ilgili ikiyüzlü umursamazlık, İran'a yönelik diplomatik inisiyatif eksikliği ve sıkça kullanılan İslam karşıtı dil ABD'yi Ortadoğu'dan dışlayacak dinamikleri devreye sokuyor. Böyle bir gelişme ABD için olduğu kadar dostları Mısır, İsrail, Ürdün ve Suudi Arabistan için de çok kötü sonuçlar anlamına gelir". Irak'taki dinamikler tüm bölgeyi derinden etkiliyor. Türkiye dışındaki komşular da Irak'ın parçalanmasını istemiyor ama giderek vahşileşen iç savaşta taraf durumundalar. ABD'nin Irak'tan çekilmesini Körfez'deki Arap ülkeleri İran'ın etkisinin artması ve Şii-Sünni dengesinin bozulması şeklinde değerlendirme eğiliminde. Bu durumda Irak'ta İran ve ABD'nin bir mutabakata varması halinde iktidardan uzaklaşmış Iraklı Sünnilerin savaşına Sünni Arap devletlerinden destek geleceğini beklemek gerekir. Ancak problem Irak'la sınırlı değil.
Rapor sadece günü kurtarır Suudların İran'ın ciddi destek verdiği Hizbulah'tan ve Hamas'tan da hoşlanmadığı açık. Suriye rejimini ise Refik Hariri'nin öldürülmesinde sorumlu gördükleri için affedemiyorlar. Lübnan'da Hizbullah'ın hükümeti düşürmeye çalışmasından kaygı duyuyorlar. ABD'nin, İran ve Suriye'ye yakınlaşma ihtimalinden rahatsızlar. Bunun yanı sıra yerleşik rejimlerin hemen hepsi kendi toplumlarından gelen baskılarla karşı karşıya. Filistin- İsrail meselesinde mesafe alınmaması, manevra alanlarını daraltıyor, radikal İslamcı hareketleri iktidar adayı yapıyor. Bu açmazdan kurtulabilmek, İran karşısında kendi toplumlarına karşı meşruiyetlerini artırmak amacıyla Arap devletleri İsrail ile barışın sağlanması için sürekli açılım yapıyor. Eski İsrail Dışişleri Bakanı Şlomo Ben Ami "İsrail-Arap çatışması tarihinde ancak çok ender olarak-hatta asla- Arap dünyasının bir anlaşma yapmaya yönelik pek çok sinyal göndermesiyle İsrail ve müttefiki ABD'nin bunları reddi şeklinde bir asimetri yaşandı" diye yazmış. Bush yönetimi Ortadoğu'daki dört soruna birden tutarlı ve kapsamlı bir siyasetle eğilmediği takdirde yazılacak raporlar ancak günü kurtarmaya yarayacaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|