|
|
Her kadına bir Tuna!
Çarşamba sabahı sevgili Fatih Altaylı'nın 'Tuna Kiremitçi'yi örnek erkek gösteren kadın yazarı eleştiren' yazısını okuyunca önce şaşırdım; "Her kadına Tuna gibi bir erkek nasip eyle yarabbi!" diyerek Tuna Kiremitçi'yi öven yazı yazan bendim ama yer kalmadığı için kalmıştı! "İnternette yayınlandı herhalde" dedim ama baktım orada da yok. O zaman anladım ki, Fatih'in sözünü ettiği kadın yazar ben değilim. Ama 'kadın aklı'nın yolu bir! Yani biz bazı kadınların beğenisi ortak. Yani;
* Aşkı önemseyen, aşık olmaktan korkmayan, aşkını yüksek sesle dile getirmekten çekinmeyen, özellikle de başkalarının yanında söyleyebilen ama bunu gösteriş olarak değil, sahiden ve içten yapan...
Bir şiir gibi anlatan
* Aşık olunan anın tüm ayrıntılarını; giysilerin renginden saçının şekline, çalan müzikten, etrafta neler olduğuna kadar her şeyi hatırlayan ve bu anı bir film, bir şiir gibi anlatan...
* Sevdiği kadını tanımaya,
satır aralarını okuyup nelerden hoşlandığını öğrenmeye çalışarak jestler yapan ama ille de çiçek alan (mesela askerdeyken her ay kırmızı gül gönderen) erkekten hoşlanıyoruz!
* Bu erkek daha önce başkasını sevmiş, boşanmış, çocukları olmuş olsa da seviyoruz. Çünkü, bu erkeğin sevdiği her kadını kırmamaya özen gösterdiğini, saygıda kusur etmediğini biliyor ve de görüyoruz.
Tekrar aşık olunabilir
* Ayrıca, bir erkek daha önce evlenip boşandı diye bir daha aşık olmayacak diye bir kural mı var? Niye ayrıldıklarının detayları onlarda saklı. Bir insan evliyken de başkasına aşık olabilir (Bir şeyler eksiktir, yolunda gitmeyen bir şeyler vardır) ama Tuna ile İclal'in hikayesi böyle değil. Yani biri boşandıktan sonra, diğeri boşanma arifesinde tanışıp aşık olmuşlar. Yani önceki yuvalarının yıkılmasında birbirlerinin dahli yok. Öyleyse! Bir kadına yar olmayan başka kadına yar olmasın mı?
|