| |
|
|
'Toplumsal aptallık'
Belli bir zekâ kapasitesiyle doğduğumuzu... Ancak bunu tam kapasite kullanmak için çevremizin hareketli, canlı, teşvik edici olması gerektiğini... Aksi halde zekâ seviyemizin potansiyelimizin altında kalacağını yazdım. Geçen gün de intiharlara kalkışanlar ile bunu gerçekleştirenler arasındaki büyük farka değinmiştim. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre 2006'nın ilk 9 ayında 14 bin 78 kişi intihara teşebbüs etmiş, bunlardan 1290'ı kendini öldürmüştü. Yani intihara kalkışan 100 kişiden ancak 9'u hedefine ulaşıyor. Psikiyatr Dr. Oğuz Tan ilginç iki not gönderdi bu konularla ilgili. Okuyalım: 1) 'Çocuğunuzun zekâsını artırmak elinizde' başlıklı yazınızı okudum. Aklıma 'sosyal debilite' kavramı geldi. Yani 'toplumsal aptallık'. Tam da zekâ üzerinde çevrenin etkisini vurguluyor bu kavram. Bazı hastalarla karşılaşırız. İlk bakışta düşük zekâlı gibi görünürler. Fakat psikiyatrik muayene ve testler sonucunda zekâlarının normal, hatta bazen yüksek olduğu tespit edilir. Ancak kişi düşük sosyokültürel ortamda yetiştiği için, zekâsı işlenmemiştir, serpilmemiştir. Yani 'nature' (doğa), 'nurture' (besleme, yetiştirme, bakıp büyütme) tarafından desteklenmemiştir. İşte bu kişilerin durumuna 'sosyal debilite' denir. Zeki, ama toplumsal şartlardan dolayı debil (zayıf, geri). 2) İntihar konusunda da şu enteresan bilgiyi de aktarmak isterim: İntihara kalkışanlar (suicide attempt) arasında kadınların sayısı, erkeklerin 10 katı kadar. Ama erkek intiharlarının ölümle sonuçlanma (completed suicide) ihtimali, kadınlara göre 10 kat daha fazla. Erkekler ölüme giderken bile 'erkekçe' davranıyor!
|