Tahmin edin!
Kabul etmeyen yüz kadarı hariç AKP milletvekillerinin, Erdoğan ve o sıradaki başbakan Gül'ün, Genelkurmay'ın, TÜSİAD'ın, Hürriyet'in, artık tek tek saymayayım, işte onların, hepsinin, "asker göndermek" istediği Irak! Bir günde 250 ölü. Bir hesaba göre, ayda 3 bin kadının dul kaldığı ülke. Oraya giden askeriyle ve üslerden taşan en az 60 bin ABD'liyle burası da savaşın asli parçası, "sınır ötesi, hatta sınır içi" olacaktı. Savaşın ve iç savaşın. Yani sadece kimilerinin kaçak Irak petrolüyle rant sağlamasıyla, kimilerinin milliyetçi gazetelerinde Kürtlere sallarken Kuzey Irak'ta iş bitirmesiyle iş bitmeyecekti. Savaşın ve iç savaşın bir parçası olacaktı burası da. İsterseniz "Irak demokrasisinin kurucularından olacaktık, fırsatı kaçırdık" da diyebilirsiniz. Ya, evet, di mi; ABD oraya "demokrasi" götürdüydü. Üstümüzden de geçirip götürecekti. Geçiremedi diye çok kızdıydı. O kızanların çoğu şimdi ABD'de görevi, koltuğu kaybetti. Bizim tezkereciler ise, ya emekli ve hâlâ itibarlı general, ya hâlâ başbakan, bakan, bürokrat, hâlâ itibarlı işadamı derneği, hâlâ medya şeysi filan. Çok zekiydi, çok bilmişti, çok strateji filan ulemasıydı tümü.
ABD'de MSNBC'den Chris Matthews'un Irak'ta bulunmuş ve yönetim yanlışlarını filan eleştiren emekli general John Batiste ile mülakatındaki soruları aktarayım izninizle. Bakın, (bizimkilerin hayran ve uydu olduğu) dünyanın en süper devletinin en süper ordusunun ne yaptığına dair "şebeleklik" (gazetecinin safiyane, zekice sorularıyla ortaya çıktığı üzere) nasıl had safhada. Cevaplardan ziyade sorular: "Biz Irak'ta cihat açanlara karşı mı savaşıyoruz?" (Evet) "Hakikaten mi?" (Onları durdurmalıyız.) "Şii milisler var, Sünni direnişçiler var ve bir sürü El Kaide teröristi. Bunlardan hangisi cihadı yürütüyor?" (Tabii, El Kaide.) "Orada 140 bin askerimiz mevcut. Yüzde kaçı cihat yürütenlerle savaşıyor, yüzde kaçı oraya diktiğimiz hükümetin yandaşı milislerle, yüzde kaçı Saddam yanlısı Sünnilerle?" (Askerimiz için hepsi aynı.) "Ama kafam karıştı. Biz cihada mı karşı savaşıyoruz yoksa artık Irak iç savaşının bir parçası mıyız? (Bu uzun bir mücadele) "Yardım edin ama. Irak'ta ne yapmalıyız? Kiminle savaşmalı ve kimi vurmalıyız ve de kimi savunmalı, korumalıyız? Hangi tarafta olmalıyız? Ne yapmalıyız?" (Bu onlarca yıllık mücadele. Silahlı kuvvetlerimiz ulusal çıkarlar açısından küçük kalıyor. Daha çok asker ve para lazım.) "General, bu fikrinizi kabul ettirebilmek için bana söyleyebilmeniz lazım: Şu anda Irak'ta kiminle savaşıyoruz? Neden onlarla savaşmak zorundayız? Kimler için savaşmalıyız?"
Biz de şunu sorabilmeliyiz: "Şiiler ve Sünniler, esas olarak ABD işgaline karşı mı savaşıyorlar yoksa birbirlerine karşı mı? Sadece Batı'ya karşı mı? Sadece Hıristiyanların kendi dinlerine ve kültürlerine saldırısına karşı mı? Yoksa, daha ziyade Müslüman Müslümana karşı mı? Öncelikle, birbirlerine karşı mı?"
Tahmin edin: Çok uzak olmayan bir gelecekte, en yakından nakliyesi en kolay, maliyeti en düşük ve en çok sayıda asker neredeyse, Irak'ın içine onu çekmek için "NATO planları" yapılacak. Bir ekonomik krizin ucu, cumhurbaşkanlığı etrafında bir siyasi krizin köşesi, AB için ABD desteği havucu, PKK oltası, takas odası, birbirlerine karşı ABD'ye kendilerini beğendirmeye çalışan siviller, askerler ve onların etrafında "yarım akıl" cepheleşenler... Neredeyse, orası işte! Not: Şöyle bir hesap yapılmış: ABD'nin Irak'ta aylık harcaması 8 milyar dolar. Tüm silahlı gruplar ise yılda toplam 100150 milyon dolar elde edip çarklarını döndürebiliyor.
|