|
|
Başarımı hep sanal sanmıştım
Hande Yener: Başarımı sanal sanmıştım. Kendimi yeniledikçe başarılı oldukça eskimeyeceğimi anladım.
İlk albümü 'Yalanın Batsın'ı bundan tam yedi yıl önce çıkaran Hande Yener başarılarıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Müzikleriyle olduğu kadar danslarıyla da dikkat çeken sanatçı, yeni albümü 'Hande Maxi'yle başarısını perçinledi. Türkiye'de yaptığı dans müzikleriyle gönüllerde taht kuran Yener, dünden bugüne yaşadıkları, özel hayatını ve modaya bakışını bu ayki Harpers Bazaar'a anlattı.
* Türkçe müzik çalan mekanlardan dans kulüplerine doğru ilerleyen kariyeriniz var. Bu sizin için planlı bir şey miydi? Dinlediğim müzik ve yapmak istediklerim beni bir şekilde buraya sürükledi. Zaten Türkçe pop söylemeye başladığım ilk günlerde de diğer yapılan işlerden daha Avrupai duruyordum. Dinleyicilerde bir beklenti oluştu ister istemez; değişik bir şey yapabilir diye. Bunların hepsi, her albümde oldu zaten. Bu değişimlere alıştılar gitgide. TV programlarında olmamam, müzikle alakalı olmayan her şeyden kendimi soyutlamam, müziği iyice öğrenmeye çalışmam, konserlerimde yaptığım müziğe destek olarak dans etmem... Hep bunlarla uğraştım ben.
* Anlattıklarınız hayalinizin bir parçası mıydı yoksa kendiliğinden mi gelişti? Hayal ediyordum tabii de, bu bir ekip işi. Ama canlı performanslarda kendi yeteneğinle baş başa kalıyorsun. Bu bir film değil, klip değil... 'Tiyatro en gerçek performans alanıdır' derler ya, sahne de öyle. Şu an geldiğim yerin hayalini kurmuştum. Ama bunu planlamak, yerine getirmek, ben gelişirsem olacak işlerdi. Yapamayacağım şeye kalkışmam çünkü.
BEN KENDİMİ HEP ELEŞTİRDİM * Kendinizi acımasızca eleştirdiğiniz noktalar oldu mu? 'Yalanın Batsın'dan bugüne değin hep kendimi eleştirdim. Tabii ki güzel başarılar elde ettim, ama mutlaka eleştirecek bir şey buldum. Daha iyi şeyler yapabileceğimi düşündükçe de kapılar açıldı. Kendimi bir kaosun içine kapatmadım. 'İsmim duyuldu, konserler var, para kazanıyorum, bununla hayatımı geçireyim' diye düşünmedim. Hep bu ismin, bu başarının sanal olduğunu düşündüm. Kendimi yeniledikçe, başarılı olmaya devam ettikçe eskimeyeceğimi düşündüm. Çünkü benim gözümde bir sürü insan öyle oldu ve bence birçok insanın kaderinde bu var. Birine saygı duymam, onun mesleğinde kendini yenilemesiyle alakalı, bunu fark ettim. Ben birini 20 sene önce yaptığı şey uğruna yüzyıllarca sevemem.
* Klasiklerden hoşlanan çok insan var... Orası öyle, kendi adıma, kendi kitlem adına söylüyorum. Onlar bu değişimi bekliyor. Her albüm yayınladığımda ya da klip çektiğimde, kendi çevremden olsun olmasın, farklı yorumlar alıyorum. 'İyi ki yapıyorsun, devam et, bize farklı geliyor' gibi eleştiriler alınca, 'Türkiye'de kimse anlamaz' diyenlerin yanıldığını görüyorum.
ULUSLARARASI HİSSEDİYORUM * Sizce de genç nesil kendini çok hızlı yenilemiyor mu? Kesinlikle. Onların da beğeneceği bir iş yapmak istedim. 17 yaşında dünya müziği dinleyenlere, Türkçe olarak yapılan şarkıları beğenmeyenlere, onların da anlayabileceği tarzda müzik yapılabileceğini göstermenin hayalini kurmuştum.
* 17 yaşındayken bir burun kıvırma durumu oluyor muydu sizde de? Olmaz mı! Başka ülkelerde daha güzelini duyuyorsun, haklı olarak eleştiriyorsun. Ben de eleştiriyordum. Yabancı müzikleri dinlediğimde kendimi kötü hissetmemeliydim ve şu an hissetmiyorum. Kendimi daha uluslararası hissediyorum. Yurtdışında bir başarım yok ama yaptığım işin verdiği hisle dünyada başarılı olmuşum gibi hissediyorum. Şu an edinilmiş bir yerim de, eski şarkılarım da var. Yeni şarkılarım da başka bir yönde seviliyor. Bunları harmanlayıp yoluma devam etmek istiyorum.
* Oğlunuz müziklerinizi seviyor mu? Hem de çok! "Tam benim arkadaşlarıma hitap ediyorsun" diyor. 16-17 yaş grubu zaten; onlara hitap ediyor olmamdan mutlu oluyor.
* İşinizde çok disiplinlisiniz. Peki çocuk büyütürken nasıldınız? Çok disiplin, aile ilişkilerinde olmaz. Onu mümkün olduğunca özgür iradesiyle yetiştirmeye çalışıyorum. Gerçekleri anlatıyorum ama son kararı ona bırakmış gibi davranmaya çalışıyorum. Sonuçta onun hayatı. Arkadaş gibiyiz biz. Abla gibi anneyim. Böyle olunca güvenmesi daha kolay oluyor. 15-16 yaşında asilik başlıyor, anne-baba da ayrı olunca daha titiz davranmak lazım. Bunları göz önüne alarak, ne itici ve despot biri oldum, ne de ipin ucunu bırakan biri. Dengedeyim.
|