Gerçekler...
Dün geceki maç az kalsın futbolun ne kadar nankör ne kadar tuhaf bir oyun olduğunu gösteriyordu. Maçın başından sonuna dek rakibinden çok daha iyi oynayan Fenerbahçe, üstelik çok da pozisyon bulmuş olmasına rağmen son saniyede biraz şanslı olmasa, top direkten dönmeyip gol olacak ve maç berabere bitecekti. Yine dün geceye baktığımızda Volkan bırakın Fenerbahçe'nin kalecisi olabilmeyi hiçbir zaman büyük bir takımın kalecisi olamayacağını yine gösterdi. Yediği gol tam bir acemi işi. Üstelik fizik olarak hem kalın hem de ağır. Çağdaş futbolda böyle kalecilere yer yok. Yine dün gece gördük ki, Kezman inanılmaz derecede stratejik bir atak oyuncusu. Kötü de oynasa gol de kaçırsa öyle anlarda öylesine hareketler yapıyor ki, Chelsea'de, PSV'de Atletico Madrid'te niye ve nasıl oynadığını ispat ediyor. Ve son olarak gördük ki, Fenerbahçe Alex'siz de oynayabiliyormuş.
TRABZON'A ÜZÜLÜYORUZ Maça baktığımızda ikinci devrenin ilk bölümü dışında Fenerbahçe, Trabzonspor'u sürklase etti. Edu ve Lugano Türkiye'deki en iyi maçlarını oynadılar. Orta saha, top kapma ve organize olma konusunda çok başarılıydı. Fenerbahçe sağı Mehmet Yozgatlı solu da Tuncay ve Uğur Boral'la çok iyi kullandı. İlk gole baktığımızda Deniz'in topu getirişi, ortaya çıkarışı, Tuncay'ın topun üzerinden atlayıp, Appiah'ın vurması zaten vasat olan Türkiye Ligi'nde pek fazla karşılaşılmayan hareketler. Fenerbahçe çok önemli bir periyottan yine problemsiz çıktı. Önce Palermo sonra da ligin en zor deplasmanı Trabzon'dan hasarsız çıkabilmek takımın kendine güvenini getirdiği gibi, camianın da Zico'ya güvenini arttırdı. Trabzonspor için çok üzülüyoruz. Gökdeniz dışında tüm futbolcular sıradan. Marcelinho'ya verilen milyonlara yazık. Szymkowiak bitmiş. Orta saha diye bir kavram kalmamış. Gelelim Bülent Demirlek'e. Bir kısım beğenecek bir kısım baskı altındaydı deyip eleştirecek. Ama o bana gözünün önünde rakibine tekme atan Ufukhan'ı oyundan atmayıp sarı kart göstererek yaptığı eyyamın mükemmelliğini anlatamayacak. Kafada o kadar tilki var ki ne zaman ne yapacağını kendisi de bilmiyor. Yardımcı hakem oyna diyor, o faul çalıyor. Son saniyelerde Uğur Boral'ın bir tehlikeli oyunu var ki, mutlak sarı kart olması ve Uğur'un atılması lazım. Ama Demirlek sadece bakıyor.
|