Bu mudur? Budur...
Fenerbahçe sadece tribünlerde değil, saha içinde de bir gök gürültüsüydü. Son maçlarının hıncını Palermo'dan çıkartırcasına inançlı, tempolu ve hırslı oynamaya başladılar. Kezman ve Mehmet Yozgatlı'nın eklenmesiyle birlikte takımın kafasına güven gelmişti, ayaklarına da hız... Saracoğlu tribünleri bu gösteriyi bekliyormuşcasına fırladı koltuklardan. Müthiş bir tezahürat dalgası sardı sahayı. Ardından top rakipteyken ıslıklar inletti ortalığı. Sevgililer vals yapıyordu. Sarı-lacivertli oyuncular sahada kelle koltukta oynuyor, onlara gönül verenler bu isteği gönülden karşılıyordu. Kimse yerinde durmuyordu, olan Palermo'ya oluyordu. Kezman istim üstünde, etkili bindirmeler yaparken, Alex'in her duran topunda fırtınalar kopuyordu. Kezman'ın kalitesi 19'da Appiah'a ilk golü attırdı. İtalyan ekibi biraz daha ileri çıkmaya, özellikle sağ kanadı etkili kullanmaya başladı. Yine de ters bir kafa vuruşu dışında ilk 45'te etkili olamadılar.
BU KADAR KOLAYDI AMA... Fenerbahçe kadrosu, gerçekten iyi bir takım olduğunu dosta düşmana göstermekte sıkıntı çekmedi. Bir parmak şıklatması kadar kolay anlayışı ve takım kurgusunu oluşturmak için, bu kadar sıkıntı çekmeye ve puan kaybetmeye ne gerek vardı. Futbolcular iyi bir rakip karşısında kendileri test etme imkanı bulmuş, istediklerinde ne kadar farklı olabileceklerini ortaya koymuşlardı. Zico, bu arzuya gem vurmayı bir an bile düşünmedi. Deniz Barış'ı özgürlüklerin dışında bırakıp, her boş alanda bir sigorta olmaya zorladı. Hangi bek çıkarsa, Deniz o boşluğa kayıyor, bütün ilk toplara kafasını veya ayağını sokuyor, defansif her yangını söndürüyordu.
ZİCO ÜÇ AYDA ANLADI Böylesine bir değişikliğin analizini yapmak çok zor değil. Sezon başından beri verilmesi gereken kararları, Zico'nun anlayabilmesi için üç ay geçmesi gerekti. Tümer veya Alex tercihi ile koşan oyuncusu sayısı arttı, kaybedilen top sayısı azaldı. Deivid-Kezman değişikliği ile ilerde top tutan ve nereye koşacağını bilen bir oyuncunuz oldu. Yozgatlı ile kanatları kullandılar, rakip beki yerinde tuttular. 73'te Aurelio'nun girmesiyle 2-0'lık skoru koruma ve maça daha hakim olma güdüsü ortaya çıktı. Doğru karardı. Hem hafta sonunu düşünmek, hem de fazla risk almadan maçı bitirmek gerekiyordu. Tuncay'ın nefis golü kadayıfın üstündeki kaymak gibiydi.
|