|
|
Kavga(mız)
Yazılı basın son dönemde hiç tanık olmadığımız bir kavganın içinde. Kavganın nedeni tekelcilik, medya etiği vs. değil, doğrudan doğruya gazetecilerin veya kendilerine gazeteci diyen kimi insanların özel yaşamı. Son dönemde köşelerde "medya Ajdar"ları türedi desek yanlış olmaz. Sağa sola bulaşıp herkese ahlak dersi veriyorlar ama dönüp kendilerini sorgulama noktasında zayıf kalıyorlar. Bir tür daha var. Gazetelerinin tirajı yerlerde sürünüyor. 130-140 bin seviyesinde olan tirajları ancak bahisçilerde, tostçularda bedava gazete dağıtılarak belli bir seviyeye getirilebiliyor. Ama bakıyorsunuz gazetecilikle ilgili en çok fikir bu gazetelerde köşe tutmuş arkadaşlardan çıkıyor. Her gün nasıl köşe yazarı olunur, nasıl yazı işleri elemanı olunur, birinci sayfa nasıl hazırlanır diye ahkam kesiyorlar. Kardeşim, aklın beyninden taşıyorsa birazcığını kendi gazetene ver de toparlansın değil mi! Yok, bırakın onlarınki dağınık kalsın. Bunlar büyük gazeteleri düzeltmekte kararlı. Kardeşim sen sosyalist bir gazetede çalışırsın da, sistem gazetelerini eleştirir, düzeltmeye çalışırsın. Hem sistemin içinde yer alıp hem de etrafa akıl fikir vermek bana doğrusu tuhaf geliyor. Sık paçanı, kendi gazetenin yazı toplantılarına katıl, belki tirajına üçbeş katkın olur. Yok, onlar rakiplere akıl vermekte kararlı. Belki patronu görür, benim aklıma ihtiyacı olduğunu fark eder diye düşünüyorlar olsa gerek. Sonuçta itibarı pek yukarlarda olmayan yazılı basınımız iyice küme düşüyor. Bilgi Üniversitesi'nin İstanbul'da gençler arasında yaptığı son araştırma da bu durumu tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Kimi yazarlar zemzem kuyusuna pisliyen adam gibi, adını gündemde tutmak için sağa sola bulaşınca, ortaya bulaşık-yılışık bir insan tavrı çıkıyor. Bu tablodan ister bulaş, ister bulaşma herkes payını alıyor. Sağlıksız rekabetin Türk basınını getirdiği nokta ortada. Kimse mesleğin geleceğine yatırım yapmıyor. Gençliğin başarı örnekleri 5 dakikalık şöhret peşinde koşan ve bir köşe kapanlar olunca, gelecekten umutlu olmak da zorlaşıyor. İnternet'in hızlı gelişimi nedeniyle tüm dünyada yazılı basının ömrü üzerine tartışmalar yapılıyor. Ancak görünen o ki, bu gidişle en kısa ömür Türkiye'de olacak.
|