|
|
|
|
|
|
|
TÜSİAD'dan laik eğitim çıkışı
Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Sabancı, TÜSİAD olarak laik eğitimden yana olduklarını, karşısında olanlarla mücadelelerinin süreceğini bildirdi.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), Orta Karadeniz Sanayici ve İşadamları Federasyonu (OKASİFED) ile Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından Devlet Tiyatro Salonunda düzenlenen ''AB ve Türkiye Ekonomi Programı'' konulu toplantıyla katılan Ömer sabancı, AB, ülke ekonomisi, reformlar ve eğitim konularında açıklamalarda bulundu.
Ömer
Sabancı, Türk siyasi tarihinde hükümetlerin, Milli Eğitim konusunu genellikle ülke ihtiyaçlarını karşılayacak perspektiften değil siyasi istismar perspektifinden ele aldıklarını savundu.
Milli Eğitim Şurasında ilave birkaç oy getireceği düşüncesiyle üniversitelere girişte Meslek Liselerine katsayı uygulamasını kaldırmayı tavsiye eden bir kararın alındığını hatırlatan Sabancı, bu girişimin şuranın siyasete alet edildiği izlenimini doğurduğunu ve kamuoyunda rahatsızlık yarattığını kaydetti.
Türkiye'nin ara kademede yüksek nitelikli elemana ihtiyacı olduğunu ifade eden Sabancı, şöyle dedi:
''TÜSİAD olarak biz, öğrenci hangi okula gitmişse ortaöğretimde o okulu bitirsin onun yükseköğretimine devam etsin ki alanında uzmanlaşsın ve Türk sanayinin ihtiyacı olan ara kademe insan ihtiyacına cevap versin. Hiçbir Milli Eğitim Şurası, hiçbir Milli Eğitim konusu laiklikten taviz verilecek konu değildir. Bunu gördüğümüz an TÜSİAD olarak bayrağı çeker doğru bildiğimizi söyleriz. Laik eğitimden yanayız, bunun karşısında olanlarla da mücadelemizi sürdürürüz.''
"AB UYUM SÜRECİNDE YAŞANAN DUYARSIZLIK ÜZÜNTÜ VERİCİ"
TÜSİAD Başkanı Sabancı, AB'ye uyum sürecinin hükümetin temel gündem maddesi olması gerekliliğini her fırsatta vurguladıklarını belirterek, bütün aday ülkelerin müzakere süreçlerinde en canlı tartışmaların yaşandığı, hükümetlerin yoğun bilgilendirme kampanyalarına giriştikleri dönemler olmasına rağmen Türkiye'de bu tür sahiplenmenin olmamasının üzüntü verici olduğunu söyledi.
Köklü gelenekleri olan bir devletin idari ve kurumsal yapısında değişikliklere gidilerek bir bölümü ciddi ekonomik maliyetler yaratacak mevzuat değişikliklerini uygulamaya koymasının kolay bir süreç olmadığına işaret eden Sabancı, ancak müzakere sürecinde kaydedilecek her ilerlemenin, Türkiye'deki ekonomik ve siyasi istikrar ortamını perçinleyerek öngörülebilirliği ciddi boyutlarda artıracağını bildirdi. Sabancı, bu durumun yaratacağı ekonomik refah etkisinin uyum maliyetini önemli ölçüde hafifleteceğini kaydetti.
301. MADDE
AB komisyonunun son ilerleme raporunda yargı reformu alanındaki eksiklik ve Türk Ceza Kanununun 301.maddesinin eleştiri konusu yapıldığını anlatan Sabancı, hükümetin bu konuyu olumlu bir yaklaşımla ele aldığını, sivil toplum kuruluşları ile yapılan ve TÜSİAD'ın da katıldığı toplantı sonucu bu maddenin yeni biçimi ile ilgili öneri çalışmalarının devam ettiğini ifade etti.Sabancı, bu konuda muhalefetten de yapıcı bir yaklaşım beklediklerine dikkat çekti.
'BÜYÜME STRATEJİLERİ TASARLANARAK UYGULANMALI'
Türkiye'de kriz ertesinde uygulamaya konulan ekonomik program sayesinde 2002-2005 döneminde ekonomi genelinde güven ortamının yeniden tesis edildiğini, tüketim ve yatırımların canlandığını anlatan Sabancı, kriz sonrası elde edilen başarıların umut vermesine rağmen içinde bulunulan ekonomik ve siyasi şartlar bakımından bunun tek başına yeterli olmadığının görüldüğünü belirtti.
Sabancı, ekonominin bugün sergilediği başarıda önemli rol oynayan uluslararası konjonktürün kısa bir süre aleyhe dönmesinin bile son 4 yıllık süreçte elde edilen makroekenomik kazanımları olumsuz etkileyebildiğini söyledi.
Küresel koşulların gelişmekte olan ülkeler arasındaki rekabeti giderek daha fazla artırdığını ve karmaşık hale getirdiğini ifade eden Sabancı, ''Son yıllardaki kazanımların yitirilmemesi için orta ve uzun vadeli büyüme stratejilerinin bugünden itibaren tasarlanmalı ve etkin biçimde uygulayamaya konulması gerekmektedir'' diye konuştu.
'CARİ AÇIĞI DİKKATLE İZLEMELİYİZ'
2006'nın ilk dokuz ayında 25 milyar dolardan fazla açık veren cari açığın dikkatle izlenmesi gerektiğini vurgulayan Sabancı, şunları kaydetti:
''Cari açığın önüne geçilememesine ek olarak, yapısal işsizlik ve enflasyon oranlarının sürdürülebilir denge seviyelerine çekilememesi, bütçe gelir ve gider kalemlerinin kalitesinde yeterli iyileşmenin sağlanamaması gibi unsurlar, ekonomimizdeki mevcut sorun alanları arasında sayılabilir. Sürdürülebilir büyümenin ön koşullarından biri olan makroekonomik istikrarın tam anlamıyla tesis edilmesi halinde bile uzun dönemli sürdürülebilir bir büyüme eğilimi, ancak ve ancak sürecin mikro reformlarla desteklenmesi durumunda mümkün olabilecektir.''
'EKONOMİNİN EN ÖNEMLİ SORUNU KAYIT DIŞILIK'
Ekonominin karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan birinin kayıt dışılık olduğunu belirten Sabancı, kayıt dışının yarattığı haksız rekabetin yatırımların önünde ciddi bir engel oluşturduğunu söyledi.
Sabancı, kayıt dışı ekonomi ile mücadele için dünyada kullanılan çeşitli modeller olduğunu, Türkiye'nin de bu modellerden birini uyarlayarak bu önemli sorunla mücadele etmesi gerektiğini kaydetti.
Ekonomide başarılı performansın devamının sağlanan siyasi ve ekonomik istikrarı korumaya bağlı olduğunu dile getiren Sabancı, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu noktaya gelebilmek için çok zaman, enerji ve kaynak sarf ettik, çok bedel ödedik. Bu süreci yeniden yaşayamayız. Ekonomimizin makro değerlerinde sağlanmış olan belirgin iyileşmeyi sürdürmek ve daha da ileriye götürmek durumundayız. Aynı durum AB ile ilişkilerimiz için de geçerlidir. Bu yolun dönüşü yok. Bulunduğumuz yerin değerini iyi kavramalı ve ileriye doğru yürümeye devam etmeliyiz.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|