Klasik Kulüpler Birliği kararı
Kulüpler Birliği yıllardır var olan bir oluşum. Sözüm ona; Türk futbolunun lokomotifi. Ama 10 yıldır gösterdikleri performans kendilerine hiç yakışmıyor. Bundan birkaç yıl önceki deneyimlerimize baktığımızda aldıkları kararı çiğneyen onlar; imza atıp, destek verip sonra da farklı adaylara giden yine onlar. Kısaca; 10 yıllık bir delege olarak Kulüpler Birliği'ne ne inancımız ne de güvenimiz var. Önceki günkü toplantıda da kendilerine yakışır bir karar aldılar. "Oylamanın oylaması yapılsın mı?" diyebilecek kadar tuhaflar. "Oylamanın oylaması yapılsın mı?" diyecek kadar çekingenler. Ulusoy'dan korkuyorlar, Bakan Şahin'den korkuyorlar, birbirlerinden korkuyorlar. Kısacası; 17 tane konu mankeni ve ne yaptıkları belli değil. Ama Fenerbahçe'yi toplantıya almamakta yerden göğe kadar haklılar. Fenerbahçe yıllardır Kulüpler Birliği'ni protesto etti; toplantılara gelmedi; şimdi de Ulusoy'un kellesini alabilecekleri bir toplantıya katılmak istediler. Kulüpler Birliği de "Bugüne kadar neredeydin?" mesajıyla Fenerbahçe'yi refüze etti. Toplantıdan çıkan karar çok yuvarlak. "Genel Kurul çağrısı yapmayı oylamadık ama çağrı yapmayalım, kaos olur diye düşündük" derken Başkan Özhan Canaydın "Bu seçim nasıl olsa yapılacak. Genel Kurul'u Haluk Ulusoy toplasın" diyebilecek kadar da çelişkili.
BORSA GİBİ BİRLİK Madem bu seçim yapılacak; bu toplantıyı niye yaptınız. Madem "Delegeler ve kulüpler serbest" diyorsunuz, neyin oylamasını yaptınız? Aslında Kulüpler Birliği böylesine işlere yıllardır o kadar çok imza attı ki, son toplantıdaki olaylar beni hiç şaşırtmadı. Son seçimi hatırlayın. Kulüpler Birliği borsa gibiydi. Saatler içerisinde Ayhan Bermek ile Haluk Ulusoy'u farklı farklı desteklediler. Bir an geldi Ulusoy öne çıktı; diğer bir anda da Bermek.. Peki şimdi ne olacak? Cevap çok açık. En az 90 imza toplanıp genel kurul kararı alınacak. O genel kurulda da futbolun başına yeni bir başkan geçecek.
SEÇİM YAPILSIN Ama şimdi bizi üzen konuya gelelim. Kulüpler Birliği ve o birliği temsil eden büyük kulüplerin tavırsız olması kaygı verici. Mesela ben şu anda Sayın Özhan Canaydın'ın seçimin yapılmasını isteyip istemediğini bilmiyorum, yine Canaydın'ın futbolumuzun başında Ulusoy'un kalıp kalmaması konusunda ne düşündüğünü de bilmiyorum. Ben de bir delegeyim. Bu satırlardan çok net haykırıyorum. Seçim yapılsın. Bu konuda da ilk imzayı ben vereyim. Ben niye böyle rahat konuşabiliyorum. Çünkü beklentim yok. Çünkü "Acaba hakemler önümüzdeki 34 hafta beni parçalarlar mı?" diye bir kaygım yok. Çünkü "Acaba imzayı vermezsem hükümet bana ne der?" diye bir korkum yok. Ya da "Acaba seçim istersem federasyon bana cephe alır mı?" diye bir endişem yok. Buradan ne çıkıyor? Kulüpler Birliği, Türk futbolunu falan düşünmüyor. Sadece kendilerini düşünüyorlar.
|